TESTİS

TESTİS KANSERİ HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER

Testisler erkekte sperm ve erkeklik hormonu testosteron salgılayan hayati organlardır.
Testis kanseri çok nadir ve yüzbinde 4-7 oranında görülmekle beraber, 15-35 yaş aralığındaki erkeklerde en sık görülen solid organ tümörü ve dolayısıyla tıbbi ve sosyal olarak önemli etkileri olan bir hastalık olarak bilinir.

Testisin germ hücreli tümörleri seminom ve seminom olmayan(nonseminom) germ hücreli tümörler olarak sınıflandırılırlar. Seminomlar radyoterapiye son derece duyarlıdırlar. Nonseminomat germ hücreli tümörler (NSGCT) ise özellikle platinum içeren kemoterapi kombinasyonlarına çok iyi yanıt verir. Son yıllarda ileri görüntüleme yöntemleri ve tümör belirteçlerinin birlikte kullanılması, cerrahi tekniklerdeki değişiklikler ve çoklu ilaç kemoterapi protokollerinin kullanılması ile genel sağ kalım oranları artmaktadır. 1950’li yıllarda mortalite oranları %50’ye yakın iken günümüzde bu oran %10’un altına düşmüştür.

Sebebi tam olarak bilinmemekle beraber çocukluk çağında inmemiş(utangaç) testis ve kabakulak orşiti hastalığı geçirenlerde 5-15 kat risk artışı olduğu bilinmekte. ERKEN TEŞHİS VE DOĞRU TEDAVİ ile Tüm kanser türleri içinde tedavisi en başarılı olan kanser türlerinden olduğunu söylemeliyim. Kişinin algısı ve yaşamına etkileri açısından testis kanseri kadınlardaki meme kanserine benzer bir süreç içerir.

Erkekteki testis kanseri kadındaki meme kanserine benzer!

Erkeklerde görülen testis kanseri bir çok açıdan kadınlardaki meme kanserine benzer. Şimdi içinizden ne alaka? Dediğinizi duyar gibiyim. Belki organlar farklı olabilir fakat her iki kanserde de kişinin cinsel kimliğinin önemli bir parçası olan ve dışardan görülebilen bir organın hastalığı sözkonusu olmakta. Kadınlarda meme cinsel kimliği temsil eden bir organdır, hatta kullandığı kıyafetleri bile etkiler. Meme kanserine yakalanan bir kadın memesi alındığı zaman kadınlığı ile ilgili bir eksiklik hissedebilir. Protez takılsa bile bu durum geçerlidir. Bunun yanında meme kanseri olan kişinin memesi alındıktan sonra eşi veya sevgilisinin kadınlık algısı da değişebilir.

Bunları birçok hastamızda gözlemlemekteyim. Benzer bir durumu testis kanseri nedeniyle testisi alınan kişide bir cinsel eksiklik olarak sıklıkla görülür. Hatta hasta erkeğin eşlerinde veya sevgililerinde de benzer bir endişe durumu vardır. Aslında hem meme kanserinde hem de testis kanserinde sırası ile kadınlık ve erkeklik fonksiyonlarında çoğunlukla hiçbir kayıp olmaz. Hatta ameliyat ile çıkarttığımız organların yerine protezler koyarız ve dışarıdan anlaşılmayacak bir görünüm de sağlarız. Tüm bunlara rağmen hastanın ve birinci derece yakınlarının cinsel kimlik ve ilgili endişeleri devam edebilir. Bu nedenle, bir hekim olarak ben yıllardır testis tümörü hastalarımda sadece hastalığı tedavi etmekle yetinmem. Kişinin ve tüm ailesinin endişelerini ve korkularını da anlayıp tedavi etmek gerektiğini bilirim.

Testis kanseri belirtileri nedir? Nasıl anlaşılır?

Testis kanserinin en sık görülen belirtisi, testiste şişlik olmasıdır. Tabii diğer bölümlerde daha önce anlattığım gibi her şişlik kanser değildir! Testis kanserinin sebep olduğu şişlik veya kitle genellikle ağrılı değildir, nadiren ağrı eşlik edebilir. Bu nedenle aynı kadınlardaki meme kanserinde önerildiği gibi düzenli aralıklar ile kendi kendine muayene özellikle duşta yapılmalı, değişik bir şişlik veya kitle ele geliyorsa acilen uzman bir hekime başvurulmalıdır.

Testis kanserinin şişlik dışında belirtisi olur mu? Diğer belirtiler nelerdir?

İleri aşamalarda testis kanseri hücreleri karındaki lenf bezlerine yayılabilir. Bu durum nadiren sırt ve karın ağrısına neden olabilir. Testis kanseri vücuttaki diğer organlara da yayılabilir. Akciğerlere yayıldığında öksürük ve nefes darlığına neden olabilir. Testis kanserinin akciğerler haricindeki diğer organlara yayılması çok yaygın değildir.
Testiste bir kitle ile banabir hasta başvurduğunda muayene ile yüksek ihtimal ile kanser olup olmadığını o anda söyleyebilirim. Bir doktor için muayenede deneyim ve testis tümörü ile ne kadar hasta takip ettiği önemlidir. Zira deneyim ile doğru teşhis koyma oranı artar. Muayenede kanser şüphesi olan kişilerde, Testis Doppler ultrasonografi ve kan tahlilleri(afp, bhcg vs) ile teşhis net olarak konulabilir. Biyopsiye çoğunlukla gerek duyulmaz ve kanser düşünülen hastalarda hastalık olan taraftaki testis maalesef çoğunlukla çıkarılır.

Üzgünüm, maalesef testisinizi almamız lazım…

Testis kanseri şüphesi ile gelen hastada muayene, kan ve ultrason ve MR filmleri ile kesin teşhisten sonra kanserli testis ameliyat ile tamamen çıkarılır. Hasta isterse, kozmetik amaçla bir protez testis yerleştirilebilir. Son yıllarda sadece kitle alınıp testisin bir kısmının korunması yöntemi incelenmek ile beraber henüz bilimsel sonuçlar testis koruyucu cerrahi için yeterli değildir. Bu bilgiler eşliğinde testis biyopsisinin de rutinde kullandığımız bir yöntem olmadığını söylemeliyim.

Teşhis

Sert testis kitleleri aksi ispat edilene kadar testis tümörü olarak tedavi edilir. G Hastaların %5-25’inde başlangıçta yanlış tanı konulup enfeksiyon-epididimit olarak tedavi edilebilmektedir.
Tanıda temel görüntüleme yöntemi olarak kullanılan transskrotal ultrasonografi testisteki kitlenin varlığını gösterebilmekte ve diğer selim hastalıklardan (hidrosel ve epididimit) ayırt edebilmektedir ve aynı anda diğer testis de incelenebilmektedir.
İnguinal (radikal) orşiektomi: Kitlenin en iyi şekilde çıkarılması, spermatik kordun internal kanala yakın yerden testisin tümünün çıkarılmasıyla olmaktadır. Nadir vakalarda frozen biopsi gerekebilmektedir. İ

Tümör Belirleyicileri
β-hCG (human koryonik gonadotropin): Normal yetişkin erkeklerde seviyesi çok düşüktür. Bazı germ hücreli tümörlerdeki syncytiotrophpblastic dokular bu maddeyi üretirler. Bu nedenle koryokarsinomların tümünde, embriyonal hücreli karsinomlarda %40-60 ve pure seminomlarda %7 oranında tespit edilebilmektedir. Seminomlarda nadiren normalin 2 katının üzerine çıkmaktadırlar.

AFP (alpha fetoprotein): Bir onkofetal protein olup testis ve KC tümörlerinde tespit edilirler. Yarı ömrü 5-7 gündür. Embriyonel karsinom, teratom, teratokarsinom, yolk sak tümörlerde yükselir. Pure seminomlarda ve koryokarsinomlarda yükselmezler.
LDH (Laktat dehidrogenaz): LDH normalde 5 izoenzimi olan hücresel bir enzimdir. Kas dokusunda, karaciğerde, böbrek ve beyinde bulunur. Testis tümörü için spesifik değildir ancak tümörün büyüklüğü hakkında fikir verebilmektedir. İleri evre seminomların ve tümör belirleyicileri yükselmeyen persistan nonseminomların takibinde rolü olabileceği düşünülmektedir.

Sonuç olarak; tüm evreler göz önüne alındığında, nonseminomatöz tümörlerin %90’ında tümör belirleyicilerin biri veya ikisi yükselmektedir. %50-70 hastada AFP, %40-60 hastada ise ß-hCG yükselmektedir. Evre 1 deki hastaların üçte ikisinde bunlardan biri veya ikisi yükselmektedir. Tedavi sonrası tümör belirleyicilerinin seviyesi yarılanma ömürlerine göre düşüş gösterirler. Seviyenin yüksek kalması veya düşmedeki yavaşlık rezidüel hastalığı düşündürmelidir. Seviyenin normale düşmesi hastalığın tedavisinde kür sağlandığı anlamına gelmemektedir.

Tek testis ile normal bir hayat sürebilir miyim doktor? Erkeklik fonksiyonlarım etkilenir mi? Cinsel hayatım bozulur mu? Çocuk yapabilir miyim?

Hastalar aksini düşünse de testisi alınan hastaların çoğunun kalan diğer testisleri hayati fonksiyonlar için yeterli olacaktır. Bu durumu muayenehanemde hastalarıma şöyle anlatırım:
İnsan vücüdunda bazı organlar yedekli yaratılmıştır. Arabanın stepne-yedek lastiğinin olması gibi. Tabii stepnesiz araba kullanacaksanız kalan lastiklere iyi bakmanız lazım! Mesela böbrekler böyledir. Bir böbrek taş, tümör vb hastalıklardan dolayı iflas eder veya alınması gerekirse diğer böbrek hemen görevi üstlenir ve diyalize girmeden tamamen normal(iki böbrekli diğer insanlar gibi) bir hayat yaşayabilirsiniz. Testis için de benzer bir durum söz konusudur. Tek testisi olan kişilerde erkeklik hormonu testosteron değerleri çoğunlukla normal bulunur yani tek testis hormon seviyelerini çoğunlukla normal tutabilir. Sperm üretiminde geçici bir azalma yaşarlarsa da diğer kalan bez, yeterli miktarlarda testosteron üretecektir. Bununla birlikte ameliyat öncesi veya hemen sonrasında sperm analizi ve hormon düzeylerine bakılıp durum tespiti yapmak uygun olacaktır. Erkeklik fonksiyonları açısından tek testis ile iki testis arasında çok da fark yoktur.

Bunun yanında testis kanseri olup ameliyat olmuş kişilerde tek testisin ürettiği sperm sayıları ancak %40-65 hastada yeterli olur. Bu sperm azalmasının tam sebebi bilinmemekle beraber tümörün salgıladığı bazı maddeler ve doğuştan gelen yapısal problemler sorumlu tutulmuştur. Sorunlu hastalar için sperm dondurarak saklama yöntemi ve tüp bebek yöntemleri kullanırız.

Ameliyat sonrası neler olacak doktor?
Çıkarılan testis patolojik incelemeden sonra tiplerine göre ek tedavi gerekip gerekmediğine karar verilir. En yaygın tipi seminomdur. Bütün diğer hücre tipleri ise seminom dışı tümörler olarak adlandırılırlar. Bu tür tümörlerin tedavisinde hiçbir sey yapmadan izlemek ameliyat veya kemoterapi seçenekleri vardır. Tedavinin belirlenmesi kanserin hücre tipine ve yayılmanın miktarına bağlıdır.

Yayılım miktarını anlamak için göğüs röntgeni, MR, tomografi, PET gibi görüntüleme yöntemleri ve ayrıca evre tespiti için de kandaki tümör belirteçlerine bakılır. Evrelerine göre ve tümör tipine göre izlem, kemoterapi ve karın ve akciğerdeki tümörlerin ameliyat ile çıkarılması seçenekleri uygulanabilir.

Karın bölgesinde testis kanserinini yayılmasına bağlı kanserli lenf bezelerim var ve ameliyat ile çıkarılması gerekiyormuş doktor! Bütün karnımı kesmeden ameliyatı küçük deliklerden yapma şansınız var mı?

Testis kanserli hastaların bir kısmında 2.evre ve sonrası karın arka bölgesinde şah damarların yanında kanserli lenf bezeleri olabilir. Bunlar öncelikle kemoterapi ile küçültülür. Kaybolmazsa ameliyat ile çıkarılması gerekir. Ben kendi adıma yüzlerce hastaya bu tür ameliyatlardan yapmışımdır. Bu ameliyat zor ve büyük bir ameliyattır. Bir de tüm karnı yukarıdan aşağıya kadar kesmemizi gerektirir. Hasta kanserden kurtulsa bile kocaman bir ameliyat izi ile psikolojik bir mücadele içine girer. Son 10 yılda kapalı yöntemler ve özellikle robotik cerrahinin gelişmesi ile bu büyük ameliyatları çok küçük deliklerden kamera ve aletler ile yapabiliyorum. Bu teknik neredeyse görünür hiçbir ameliyat izi bırakmıyor. Böylece hasta kanseri yenmenin zevkini ve zaferini her gün aynada karın bölgesini ameliyat olmamış gibi görebiliyor. Bu da iyileşme sürecini psikolojik olarak kolaylaştırıyor.

Karın bölgesindeki lenf bezleri almak için ameliyat yapılması gereken hastalarda, meni boşalma fonksiyonunda da bozulma olabilir. Günümüzde sinirlerin korunmasıyla birlikte yapılan tekniklerle, özellikle ROBOTİK CERRAHİ ile, sorunun yaygınlığı azalmıştır.
Ayrıca, boşalma sorunlarını tersine çevirecek etkisi olan ilaçlar da kullanılabilmektedir.
Hastaların hemen hepsinde, ameliyattan sonra normal sertleşme elde edilebilmektedir.
Diğer taraftan, ameliyat sonrası boşalmada bozulma olabileceği ve kemoterapinin de sperm sayımını (genellikle geçici olarak) düşürebileceğinden, hastalar tedavilerin öncesinde, spermlerini dondurma yöntemini tercih edebilirler. Bir hastada testis tümörü tespit edildiğinde, ÖMÜR BOYU periyodik film, tomografi çekimi ve kan tahlili testine tabi tutulabileceğini bilmelidir.

Tedavi (Orşiektomi Sonrası)
Seminom: Seminomların çoğunluğu lokaldir ve radyoterapiye çok duyarlıdırlar. Evre 1 seminomlu hastalarda radikal orşiektomi sonrası retroperitoneal radyoterapi (2500-3000 cGy) önerilmektedir. Düşük evreli hastalarda kür oranı % 99’a ulaşmaktadır. Seminom ayrıca platinum içeren kemoterapi kombinasyonlarına da duyarlıdır ve radyoterapi sonrası kurtarma tedavisi olarak kemoterapi uygulanmalıdır. Daha ileri evrelerde ve AFP yükselmesine neden olan büyük kitlelerde öncelikle kemoterapi uygulanmalıdır. Sıklıkla kemoterapi sonrası kitleler fibrozise uğrar. Ancak halen rezidüel kitle varsa cerrahi tedavi yapılmalıdır. Halen günümüzde seminomların tümüne 3 kür BEP veya 4 kür sisplatin + etoposid verilmektedir.

Nonseminomatöz germ hücreli tümör: Evre 1 hastalığı olanlarda standart ve en iyi tedavi RPLND ’dur. Erken evre hastalıkta hastaların %75’i yalnızca orşiektomi ile iyileşir. RPLND transabdominal veya torakoabdominal yaklaşımla olabilmektedir. Bu şekilde tedavi edilen hastaların sadece %10’unda nüks görülmektedir ve bunların tamama yakını takibi ve tedavisi kolay olan akciğerdedir. Bu yaklaşımla kür oranı %99 dur. Orşiektomi sonrası başka bir tedavi yapılmaksızın yoğun takip edilen hastalarda 4 yıl içinde nüks oranı %30 dur (akciğer ve retroperiton). RPLND’nin uzun dönemdeki major komplikasyonu sempatik sinir liflerinin zedelenmesine bağlı olarak ejakülasyon problemleri ve infertilitedir. Geliştirilen cerrahi tekniklerle morbidite oranının minimuma indirilmesine çalışılmaktadır. Yüksek evreli büyük retroperitoneal kitlesi olan hastalarda platinum içeren kemoterapi kombinasyonları bu tümörlerin tedavisinde çığır açmıştır. Kullanılan tedavi protokolleri sisplatin + vinkristin + bleomisin (PVB) veya vinblastin + siklofosfamid + daktinomisin + bleomisin + sisplatin (VAB-6) şeklindedir. Kemoterapi sonrası rezidüel kitleye yönelik cerrahi yapılmalıdır.

İzlem
Hastaların tümü düzenli takip altında tutulmalıdır. Hastalar olası lenf nodu metastazları ve nüks intraabdominal kitle nedeniyle dikkatli fizik muayeneye tabi tutulmalıdırlar. Laboratuar araştırmaları içinde tam kan sayımı ve tümör marker düzeylerine (AFP, βHCG, LDH) bakılmalıdır. Akciğer metastazına yönelik akciğer radyogramı çekilmeli ve daha seyrek olarak da abdominal BT ile batın içi nüks araştırılmalıdır.

Tüm tedaviler sonrası kanserden kurtulma oranının %90 üstünde olduğunu belirtmem gerekiyor. Tabii ki ERKEN TEŞHİS ÇOK ÖNEMLİDİR ve erken evrede yakalanan kanser başarı etkinliğini %99a kadar çıkarmaktadır.

KAYNAK:1. www.uroonkoloji.org

TESTİS(YUMURTALIK) TÜMÖRÜNDE TESTİS ALINMADAN TEDAVİ MÜMKÜN MÜ?

Erkeklerde testis(yumurta) sertlik ve şişlik ile ortaya çıkan testis tümörü geleneksel olarak o testisin tamamen çıkarılması(orşiektomi) ile tedavi edilmektedir. Takiben ilaç ve ışın tedavileri de eklenebilmektedir. Fakat testisin tamamen çıkarıldığı bu tedavi şekli sosyal ve psikolojik ve hatta hormonal bir çok kötü etkiler yaratmaktadır. Son yıllarda testis kitleleri ve tümörlerinin tedavisinde testis koruyucu tedavi şekilleri yani sadece tümörü çıkarıp geri kalan testisi bırakmanın uygun olup olmadığını araştıran çalışmalar yapılmaktadır. Aslında tek testisi olan kişilerde testis koruyucu tedaviler uygulanmaktadır. Bunun her iki testisi de bulunan kişilerde uygulanması ile ilgili Üroonkoloji Derneği bünyesinde benim de içinde bulunduğum bir grup tarafından özel bir çalışma yürütülmektedir. Bu çalışmada Evre 1 testis tümörleri incelenmektedir.

Ayrıca tümörün tüm testis hacminin %30undan fazla olmaması gerekmektedir. Çalışma sonuçları çıkınca belki de testis koruyucu cerrahiler en azından bir kısım testis tümörlerinde uygulanır hale gelecektir. Bununla beraber günümüzde radikal orşiektomi(testisin ve eklerinin çıkarılması) halen altın standart tedavidir. İlerleyen günlerde testis koruyucu tedavilerin hangi durumlarda uygulanabileceğini sonuçlar çıktıkça paylaşacağız. Tabii ki en önemli nokta, bu tümörlerde her zaman uzman bir hekimin kontrolü altında olmaktır.


TESTİS AĞRI, ŞİŞLİK SEBEPLERİ VE MUAYENESİ

Testis için kendi kendine muayene yapmalı mıyım?

Son yıllardaki kampanyaların etkisiyle kadınlarda meme kanserini önlemede rutin ve düzenli aralıklar ile kendi kendine muayeneyi önerdiğimizi artık hepiniz biliyorsunuz. Aynı durum erkeklerde testisler içinde geçerli. Yıllar önce benim de içinde bulunduğum bir çalışma grubunda sağlıklı genç erkeklerde yılda birkaç kez yapılacak rutin kendi kendine testis muayenesinin testis kanserinin erken yakalanmasında çok önemli olduğunu ortaya koyduk ne bu çalışma sonucunda 18 yaş üstü tüm erkeklerin yılda birkaç kez kendi kendine muayene yapmasını önerdik. Peki bu muayenem ideal olarak nasıl olmalı?

Kendi kendine muayene sıcak bir ortamda(banyo), kişi ayakta dururken testis baş parmak ile işaret parmağı arasına alarak yapılır. Testisin üst arkasında elimize gelen yumuşak yapıya epididim denir ve testise bağlı ama ikinci bir organdır ve bazı hastalıklarını sebebidir. Muayene sırasında ele farklı hissedilen şişlikler gelebilir. Hemen panik olmayın!

Testislerde şişlik ve/veya kitle elime geliyor ne olabilir? Ne yapmalıyım?

Ele gelen şişliklerin %90dan fazlası su dolu kist veya sperm kesesidir. Tümör veya kanser çok nadir olur. Kişinin bunu hemen anlaması mümkün olmaz. Benim önerim elinize bir sertlik geliyorsa ağrı olsun ya da olmasın hemen doktora başvurmakta fayda var. Bu durumda bile çoğu iyi huylu hidrosel, spermatosel gibi hastalıklardır. Kanser büyük bir şans eseri çok çok nadirdir. Fakat şüphe durumunda en kısa sürede doktora başvurunuz!

Testis ağrım geçmiyor? Sebebi ne olabilir? Ne zaman doktora gideyim?
25 yıllık meslek hayatımda belki de ek sık gördüğüm şikayetlerden biri testis ağrısı. Gençler arasında boşalma olamadığı zaman sıklıkla görüldüğü konuşulan bir durumdur. Belki de en sık testis ağrısı bu şekilde görülür. Normal bir durumdur ve kısa bir zaman içinde boşalmanın da etkisi ile kendiliğinden geçer. Eğer kendiliğinden geçmiyorsa mutlaka tıbbi yârdim gerekir.

Testis ağrısı testisin kendisinden kaynaklanan bir ağrı olabileceği gibi torbadan gelişen bir probleme bağlı da olabilir. Geçmeyen testis ağrısı ihmale gelmez ve en kısa sürede doktora gitmeyi gerektirir. Hatta böbrek taşı veya kum garip bir şekilde testise vuran ağrısı yapabilir. Kum dökerken testis ağrısı çekenler olduğunu duyarsınız.

Peki nedir bu ağrıya sebep olan en sık sebepler? Çoğunlukla genç erkeklerin problemi olmakla beraber ileri yaşta prostat hastalıklarına bağlı olarak görülür.

Top çarpmış gibi, Tekme yemiş gibi ani bir ağrı saplandı ve geçmiyor doktor? Derdime çare…

Futbol maçlarında görmüşsünüzdür. Frikik vuruşu sırasında yanyana dizilen futbolcular bir bir baraj kurarlar. Bu erkeklerin malum bölgelerini korumak için ellerini önde geliştirdiklerini biliriz. Bunun sebebi erkeklerin en çok korktuğu şeylerden biri olan testise darbenin(top çarpması, tekme vs) çok ciddi ağrı yapmasıdır. Bu ağrı şiddetli olsa da kısa bir sürede geçer. Halk arasında tuvalete gidip işemenin veya topuklar üstünde durmanın ağrıyı gidereceğine dair inanışların doğruluğu pek olmasa da tramvaya bağlı ağrı kısa sürede geçer. Fakat bazı hastalarım hiç darbe olmaksızın “top çarpmış gibi veya tekme yemiş gibi” bir ağrı şikayeti ile bana başvururlar. Bu ağrı zaman zaman bacağa ve sırta hatta makat bölgesine vurabilir. Peki nedir bu ağrının sebebi?

Bu ağrı 15-40 yaş arasındaki kişilerde farklı 40 yaş üstü kişilerde farklı sebeplerden olur.

Gençlerde bu ağrı sıklıkla orşit ve epididimit olarak adlandırılan testis bölgesinin iltihab ve enfeksiyonlara bağlı gelişir. Orşiti testisin iltihabı, epididimiti ise testisin hemen üstünde şapka gibi yer alan sperm kanallarında gelişen iltihap olarak tanımlyabilirim. Genelde hastalık epididim(sperm kanalları) bölgesinden başlamak ile beraber testisi de tutar ve epididimoorşit olarak adlandırılır. Acile testis ağrısı ile gelen genç bir erkekte ilk şüphelenmemiz gereken hastalık budur!

Gençlerde ayakta duramayacak kadar çok ciddi ağrı yapan ve sperm kanallarındaki iltihap oluşturarak gelişen bir hastalık. Bu hastalık genelde cinsel ilişki ile parterden geçen mikrop ve sonrasında gelişen bel soğukluğu benzeri bir hastalık sonrası olur! Eğer şüpheli ilişki sonrası testis ağrınız var ise enfeksiyon kapmış olabilirsiniz. Dikkat! Bu durumda ağrı yanında hassasiyet ve kızarıklık olabilir. İdrar yaparken yanma sıklıkla eşlik eder.

Eğer ağrı meni çıkışı sırasında veya makat bölgesinde olmaya başladı ise Prostatit hastalığı gelişiyor olabilir ve mutlaka en kısa sürede doktora başvurmak gerekir. Zira bu durum hastalığın ilerlediğini gösterir. Daha da önemlisi geri dönüşsüz bir aşamaya gitmeden tedavi edilmelidir! İhmal, bu durumun kronik Prostatit denilen tedavisi çok zor bir hastalığa evrilmesine sebep olur! Sonuç olarak, cinsel ilişki sonrası mikrop kaptığınızdan şüphelenyorsanız hemen bana geliyorsunuz, yoksa ömür boyu müzdarip olacağınız geçmeyen problemlere hazılıklı olun!

Koronavirüs testis ağrısı ve kısırlık yapar mı?

Eskiden beri biliriz ki virüsler testis tutulumu yaparak hastalıklara ve ağrıya sebep olabilir. Halk arasında en çok bilineni kabakulak hastalığına bağlı testis ağrısıdır. Nadir olmakla beraber kabakulak hastalığı benzeri virüsler ile gelişen enfeksiyonlar sonrası çocuklarda ve hatta erişkin erkeklerde testis hasarı oluşur ve ağrı yapabilir. Bazı hastalarda kısırlık dahi yapabilir.

Pandemi döneminde bana başvuran bazı hastalarda testis ağrısı görmüştüm. Bu durum bende acaba koronavirüs testis tutulumu nedeni ile ağrı mı yapıyor sorusunu gündeme getirmişti. Gerçekten de pandemi döneminde tıp literatüründe bildirilen bazı çalışmalarda Koronavirüsün özellikle mikrodamar tutulumu yapabildiği ve büyük ihtimalle buna bağlı testis hasarı ve testis ağrısı yapabileceği bildirilmiş olduğunu gördüm. Akla yatkın bir durum olduğu aşikar. Tabii halen tam sebebi bilinmemekler beraber koronavirüs, kabakulak ve benzeri virüslere bağlı gelişen hasar testise zarar verme ve kısırlık yapma potansiyeli nedeniyle önemsediğim bir durum. Yakın zamanda koronavirüs, kabakulak vb. Viral hastalık geçirdiyseniz ve testis ağrısı hissediyorsanız acilen bize başvurmanızı öneririm!

Daha çok ergenlik ve sonrası dönemde 10 ila 30 yaş arası çok ciddi ve ani testis ağrısı olur ise testis torsiyonu adı verilen testisin kendi etrafında dönmesi nedeniyle oluşan acil müdahale gerektiren bir durum olabilir. Hastanın ilk 6 saatte hastaneye başvurması hayatidir, aksi durumda çoğunlukla testis damarlarında akım kesileceği için nefessiz kalmış bir insan gibi testisin kan akımı kesilir ve fonksiyonlarını kaybeder. Nasıl bir insan nefessiz kalınca bir süre sonra yaşayamaz ise testis de torsiyon olduğu zaman nefessiz kalır ve 6-12 saat içinde ölümcül hasar alır!

Deneyimli bir ürolog hekim için teşhis zor değildir, ama yine de dopler ultrason ile kan akımının ne kadar azaldığı veya durduğu kontrol edilmelidir. İlk yaptığımız yukarıdaki hastada olduğu gibi, testisi dönme ekseninin tersine elle çevirerek düzeltme yapmak olur. Çoğu hasta bu hareketimiz ile aniden rahatlar. Bununla birlikte, testis torsiyonunun tekrar etme olasılığı yüksektir ve düzelen kişilerde bile tekrar etmesini önlemek için iki taraflı testiküler sabitleme (fiksasyon) operasyonu gerekebilir.

Testis bölgesindeki ağrıların bir kısmı ise deri hastalıklarından kaynaklanır. Bunların bir kısmı basit kist ve enfeksiyonlar olmakla beraber özellikle diyabet hastalarına görülen Fournier gangreni gibi ciddi ölümcül durum risk içeren hastalıklar olabilir. Uzun zamandır devam eden ağrılar ise genelde kasık fıtığı, testisin içinde su toplanması (hidrosel) ya da testis damarlarının genişlemesi(varikosel) gibi hastalıklarda gözlenir.


TESTİS VARİSİ -VARİKOSEL- NEDİR? TESTİSTE SOLUCAN TORBASI GÖRÜNÜMÜ NEDİR?

Bir çok kişi muayenehaneme testiste şişlik ile gelir. VARİKOSEL- testis damarların varisleşmesi hastalığı sık görülür. Hatta o kadar sıktır ki sokağa çıkıp şikayeti olsun veya olmasın tim genç erkekleri çevirsek ve muayene etsek 6 erkekten birinde varikosel olduğunu görürüz! En sık da 15-25 yaş arasındaki erkeklerde! Varikosel %80-90 oranında solda görülür. Bu durumun sebebi sol taraftaki damarların şah damarı(venakava) yerine böbrek damarına bağlanması ve bu durumun yerçekimi etkisi ile birleşince mekanik olarak kanın geri dönüşünü etkileyip kanın testis damarlarında göllenmesine sebep olması ve varisleşme ve varikosele sebep olması olarak anlatılabilir.

Testis torbası içindeki toplardamarların bir başka deyişle kirli kanı testisten alıp kalbe geri götüren damarların genişlemesi durumuna “Varikosel” diyoruz. Bu damarlar 8-12 adet kılcal damarın oluşturduğu bir ağ şeklindedir ve tıp dilinde pampiniform pleksus olarak tanımlanır. Varikosel kadınların çok daha fazla karşılaştığı ve pek de sevmedikleri bacakta meydana gelebilen varisli damarlara çok benzer. Bazı hastalarda genişleyen damarlar o kadar belirgindir ki dışarıdan bakıldığında bir “torba içindeki solucanlara” benzer. Bu durum acil ve ilerlemiş hastalığı gösterir ve acil müdahale gerekir.

Her testisi bir spermatik kord-kordon tutar. Bu kordon testisin toplar ve atar damarlarını, lenf damarlarını ve sinirlerini içerir. Testis torbası içindeki sağlıklı toplardamarlarda kirli kanın testise geri kaçmasını önleyen tek yönlü valfler görülür. Valf yapıları bozuk olan kişilerde(doğuştan veya çok ayakta kalmaya bağlı olabilir) kan damarlarda olması gerektiği gibi hareket etmez ve toplardamarda birikmeye başlar ve genişlemesine neden olur. Tabii bu genişlemenin varikosel haline gelmesi zamanla ve yavaş yavaş olur. Varikoselin net bir risk faktörü yoktur ve kesin nedeni belirsizdir.

Testisteki varis-varikosel kısırlık yapar mı? Testise zarar verip erkekliğe zarar verir mi?

Geçenlerde yeni evlenen bir erkek hastam testisinde şişlik görünce hemen Google başvurmuş. Tabii ilk ne bulmuş olabilir sizce? Tabii ki testis kanseri! Panikle en yakın doktora başvurmuş. Doktor ney de haklı olarak muayen sonrası ultrasonografi ile kontrol istemiş. Hastamız ultrason sonucunu almış ve tanı varikosel! Aslında bu hastalığı tam da bilmediği için yine Google başvurmuş. Ne görse beğenirsiniz? Varikosel kısırlık yapar! Tabii ki 2. Şok! Bir arkadaşına danışmış ve arkadaşının önerisi ile bana geldi.

Ben durumun böyle olmadığını ve kısırlık riski taşıdığını fakat bu durumun nadiren görüldüğünü anlatınca bir nebze rahatladı. Gerekli tedbirler ve tedavi sonrası şu anda eşi hamile ve ilk çocuğunu kucağına almayı bekliyor! Erkek olursa yenidoğan döneminde sünnet yaptıralım mı diye sormak için aradı beni! Bu konu ile ilgili neler önerdiğimi bir önceki bölümdeki sünnet bölümünde bulabilirsiniz!

Varikosel nadir olan bazı durumlarda kısırlığa(infertilite) yol açabilen sperm üretimi ve kalitesinin düşmesine neden olabilir. Her varikosel sperm üretimini etkilemez. Hatta çoğunluk varikosel spermi olumsuz etkilemez ve dolayısı ile çocuk yapma ihtimalini düşürmez. Özellikle solucan torbası görünümündeki varikosel örneğindeki gibi ileri derece varikosellerde daha fazla kısırlık ihtimali görülür. Daha da nadir olmakla beraber varikosel kan akımını bozarak testisi küçültür ve fonksiyonlarını bozabilir. Yüzde 1-2 gibi çok nadir görülen bu durum ciddi sonuçlar doğurabilir ve acil müdahale gerekir!

Varikosel tedavisi nasıl olmalı?
Biraz önce bahsettiğim ve kendi kendine varikosel teşhisi koyan ve google araması sonrası kısır olabileceğini düşünen hasta bana “Doktor beni hemen ameliyat et ve kurtar. Kısır kalmak istemiyorum” demişti. Tabii bana geldiğinde varikoselden daha önemli bir problemi vardı. Yanlış bilgilenme ve buna bağlı panik durumu! Bir hekim olarak hastalığı tedaviden önce daha önemli olan doğru bilgilendirme ve hastanın bilgi eksikliğine bağlı gelişen panik durumunu çözme ihtiyacı hissettim.

Doğru bilgilendirme ile süreç çok daha sağlıklı ve sakin ilerledi! Önce muayene, dopler ultrason ve spermiyogram testi istedim ve sonrasında hastamızla yalnız ve sonrasında da eşiyle beraber bilgilendirme toplantıları yaptım. Hastamızın teşhisi hafif orta derecede sol varikosel idi. Testis boyutları normaldi. Erkeklik hormonu ve testis fonksiyonlarıyla ile ilgili tüm testler normaldi. Sperm analizinde sperm sayısı normalken hareket oranı yüzde 20 kadar azalmıştı. Henüz çocuk yapma kararını yeni alan hastamıza kesinlikle kısırlık durumun olmadığını ve hafif bir varikosel olduğunu bu durumda ameliyat veya takip olarak iki tedavi seçeneği olduğunu anlattım. Her iki tedavi yönteminin artıları ve eksilerini tartıştık aile takip ile zaman kaybetmeden varikosel ameliyatı olup yollarına devam etme kararı aldı.

Varikoselin ilaçla tedavisi yok maalesef! Ya ameliyat ederiz ya da izlem seçeneğimiz var!
Ameliyat 2 nedenden yapılır!
-Kısırlığa sebep olan varikosel ve gerekirse tüp bebek tedavisi öncesi spermleri artırmak
-Geçmeyen testis ağrısı
Neyse ki hastaların çoğunda ne kısırlık olur ne de geçmeyen ağrı. O nedenle çoğu hasta varikosel ile beraber yaşar gider!
Tüp bebek yapacak erkeklerde varikosel ameliyatının Tüp bebek tedavisinin başarını artırdığı bilinmekte. Ben de tüp bebek yapacak çiftlere varikosel ameliyatını öneriyorum!

 

İNMEMİŞ TESTİS

İnmemiş testise sebep olan nedir?

Gebeliğin sekizinci haftasına kadar testisler bebeğin karnının içindedir ve böbreklere komşu yerleşiktir. Bebeğin gelişimi sırasında böbrekler bir miktar yukarı çıkarken bebeğin testisleri tam ters yönde hareket ederek aşağı, kasık bölgesine doğru seyahat etmeye başlar. Gebeliğin yedinci ayına kadar süren bu seyahat testisin kanala girmesi ve oradan da son nokta olan torbaya inmesi ile son bulur. Anne ve bebeğin salgıladığı bazı hormonlar bu seyahatin sebebidir. Bu hormonların eksikliği ve bozukluğunun testislerin karın içinde veya kasıktan aşağı inmesini engeller ve inmemiş testis dediğimiz durum olabilir. İnmemiş testis, tek taraflı veya iki taraflı olabilir.

Torba boş! İnmemiş testis nasıl anlaşılır?

Erkek bebeklerin %4-5inde inmemiş testis vardır. Ama büyük bir şans eseri 4 bebekten 3ünde ilk 3 ay içinde testis torbaya iner. 1.yıla gelindiğinde ise tüm erkek bebeklerin %99unda testisler yerine iner. Sadece %1 inmemiş testis devam eder. Devam eden anormallikte çoğunlukla annelerin tespiti ile torbanın boş olması nedeni ile gelir aileler. Tek taraflı inmemiş testis olan çocuklar daha kolay ve erken doktora gelir. Zira anne veya baba bebekteki testisler arasındaki boyut farkını ve simetri problemini görüp getirirler.

Torba boşsa neler olabilir?

1.Testisin Yokluğu Testis anne karnındaki dönemde ya hiç oluşmamış ya da oluştuktan sonra meydana gelen damarsal problemler nedeniyle kaybolmuş olabilir. Tek taraflı testis yokluğu genellikle aynı tarafta böbrek yokluğu ile birlikte olur. Dikkat!

2.Testis Küçülmesi(Atrofi) Testis anne karnında oluşur fakat daha sonra damarlarındaki problem nedeni ile dokusunu kaybeder ve çok çok küçülür ve işe yaramayan bir kalıntı olarak kalır. Ameliyat ile alınmaları gerekebilir zira tümörleşme riski vardır.

3.Karın İçindeki İnmemiş Testis Tüm inmemiş testisli bebeklerin % 5-10’unda bulunur ve muayenede doktorun tespit etmesi çok zordur.

4.Kanal İçindeki İnmemiş Testis İnmemiş testis hastalarının en sık görülen şeklidir ve 6 ay içinde inmezse ameliyat ile düzeltilmesi gerekir. Deneyimli bir hekim, muayene ile rahatlıkla tespit eder. Tüm olguların %20si iki taraflıdır. İki taraflı inmemiş testis görülen bebeklerin torbalarına iyi bakmak gerekir. Zira torbanın küçük kaldığı ve gelişmediği ve her iki torbanın da küçük olduğu görülür. Tek taraflı inmemiş testis hastalarında daha çok sağ tarafta inmemiş testis saptanır.
Bu bebeklerde inmemiş testis hastalığının tedavisi ameliyat ile olur ve geçtiğimiz yıllarda kullanılan ilaç ve hormon tedavilerinin çoğunlukla fayda etmediğini biliyoruz.

5.Asansör (Retraktil) Testis Testisin kaslarının kasılması ile kasık kanalına doğru çekilmesi çoğunlukla normal bir durumdur. Retraktil testis tedavi gereken bir durum değildir. Burada biz doktorlar ve aileler için kritik karar retraktil ile inmemiş testis ayırımını doğru yapmak ve ameliyat kararında hata yapmamaktır.

6.Ektopik Testis Testis normal iniş yolu üzerinde bir noktada değil anüsün ön kısmı, penis kökü ya da karşı torba gibi tamamen farklı bir yerde bulunmasıdır. Acil ameliyat gerekir.

Yenidoğan bebekte testis(ler) yerinde yoksa ne yapmalıyım?

Bir erkek çocukta doğumdan hemen sonra uzman bir hekim tarafından testis muayenesi yapılması şart. Muayenede torbalardan biri boş veya testis inmemiş veya torbaya yakın tespit edilirse 3-6 ay beklemek gerekir. Zira testis bazı bebeklerde doğumdan sonra anne karnındaki seyahatine devam edebilir. Bununla beraber, bilimsel çalışmalar göstermişti ki, 6 aydan uzun süre beklemek testis dokusunda geri dönüşsüz hasar oluşma ihtimalini artırır ve bu nedenle ameliyat için 6 aydan daha fazla beklemek doğru olmaz.

Eğer tedavi edilmezse ve bebekte çift taraflı inmemiş testis var ise, bu bebekler büyüdüklerinde, kişilerin %75inde menide hiç sperm olmuyor(azospermi) ve geri kalan sperm sayısında çok ciddi düşüklük (oligospermi) görülüyor. O nedenle çocuğunuzda inmemiş testis saptandı ise ihmal etmeyin! Zira onun kısır kalmasını istemiyorsanız mutlaka erken tedavi (6 aylıkken) şart!.

İnmemiş testis ileride kanser olur (mu)!

İnmemiş testis hastalığı olan ve veya tedavi gören erkek çocuklarda testis kanseri geliştirme riski artar. İnmemiş testis hastalarında kanser gelişme riski bu hastalığı geçirmeyen kişilere göre 5-10 kez daha sıktır. Hatta ameliyat ile düzeltilse bile kanser riski hiç inmemiş testis olmayan gruba göre 2-4 kat artmış bulunmakta. Ameliyat olan grupta ise ne kadar geç ameliyat olursa o kadar kanser riski olduğu saptanmış. Tüm bu nedenler ile tedavi olsa bile inmemiş testisi bulunan hastalara hem ergenlik döneminde hem de sonrasında mutlaka rutin doktor kotrolü ile tarama ve kendi kendine muayene öneririm.

Asansör testis

Erkek bebeklerin testislerinin torbadan kasığa doğru inip çıkması durumuna asansör testis veya retraktil testis denir. Normal testislerde zaman zaman görülebilen bu durum çok sık olmaya başlarsa testise zarar verilebilir ve düzeltilmesi gerekir. Retraktil testis denilen durum, testisin damarları ve sperm taşıyıcı kanalı çevresindeki özel kasların kasılması sonucu (kremaster refleks) oluşur ve kaslar kasıldığı zaman testisi kasık bölgesine doğru yukarı doğru çeker. Soğuk hava, testise darbe ve travma riski gibi dış tehlikeler ve ağrı gibi durumlar kremaster refleksini tetikler ve testis yukarı kaçar bir nevi asansöre biner. Bu durum temelde testisi korumayı amaçlar. Dokuz ayını doldurmuş bebklerde gözlemlenmeye başlayan bu refleks ergenliğe kadar devam eder. Testesteron yokluğunda oluşan bir refleks bu durum testosteron salgılanmasının başladığı ergenlikte kaybolur. Yaşamın ilk 9 ayında da anneden geçen hormonların etkisi ile bebeğin vücudunda testesteron seviyesi yükseldiğinden, bebklerin yaşamındaki ilk 9 ayda bu refleks olamaması şaşırtıcı değil!

Başta da söylediğim gibi: gerçek retraktil testis hastalık durumu değil, fizyolojik normal bir süreçtir. Bu nedenle tedavi gerekmez ve düzenli doktor kontrolü yeterli olur. Doktorunuz olarak bizler, kalıcı hasar bırakma ihtimali sezersek takibi bırakıp ameliyat önerebiliriz. Bu ameliyatta her iki testisin hareketini kısıtlamak için fiksasyon-sabitleme ameliyatı yaparız.

İnmemiş testis ve kısırlık
Erkeklerde, torbaların sıcaklığı vücut ısısından daha düşüktür ve düşük sıcaklık testis ve komşu yapıların normal işlev görmeleri için zorunludur. İnmemiş testiste vücut içinde kalan organ vücudun yüksek ısısı nedeniyle ciddi problemler yaşar. Bu problemler 6. ayda başlar ve artarak kalıcı hasar bırakır ve ileride kısırlık yaratacak kadar büyüyebilir. Şanslıyız ki inmemiş testis hastalarında, ameliyatla yerine indirilen testisler normal gelişimine devam ederler. Ameliyat edilmeyen ve ihmal edilen grupta kısırlık yüksek oranda görülürken, erken yaşta ameliyat edilerek testisleri yerine sabitlenmiş olan bebeklerde ileride kısırlık görülme oranının düşük olduğunu görmekteyiz.

 

SPERM DONDURARAK SAKLAMA İŞLEMİ NEDİR?

Sperm hücrelerini bazı durumlarda daha sonra kullanılmak üzere saklamanız gerekir. Bir ürolog ve üroonkolog olarak bazı hastalarım için nadir olmayan bir sıklıkla başvurduğum bir yöntem sperm dondurma(kryoprezervasyon).

Peki sperm dondurma yöntemi kimler için uygulanabilir?
· Testisleri tümör veya travma nedeniyle hasar görmüş veya alınmış kişilerde,
· Kemoterapi gibi testise ve sperm hücresine zarar verme ihtimali olan tedaviler öncesinde,
· Azospermi yani menide hiç spermi olamayan veya çok az spermi olan(ağır oligospermi) olan erkeklerde,
· Çocuk sahibi olmak istemeyen ve sperm kanallarını Vazektomi adı verilen ameliyat ile bağlatacak kişilerde ileride çocuk isteme ihtimali nedeni ile,
· Varikosel(testis damarlarının varisleşmesi) gibi ilerde kısırlığa yol açma eski olan hastalıklarda bu yöntemi kullanıyoruz.
· Askerlik gibi tehlikeli mesleklerde erkek partnerin ölümünden sonra kadının çocuk istemesi ihtimali

Hepimizin şu soruları sorduğunuz duyar gibiyim:
Peki sperm saklama-dondurma nasıl yapılıyor? Ne kadar sağlıklı kalabiliyor? Türkiye’de yasal mı?

Testis tümörü ve testis ameliyatı olan hastalarda çocuk isteği ve sperm saklama
Ahmet bey muayenehaneme ilk geldiğinde testiste kitle saptanmış sonucu da kötü huylu(testis kanseri) çıkmıştı. Hastalık karnına yayılmış ve 2. Evreye geçmişti. Zaten bir testisi alınmış olan hastamıza kemoterapi ve sonrasında karın bölgesinden ameliyat önerilmişti. Araştırmaları sonrası benim fikrimi almak için gelmişlerdi. Yanında anne ve babası, erkek kardeşi ve nişanlısı Zeynep hanım vardı.

Meslek hayatımda en önemsediğim hasta gruplarından biri de Ahmet beyin durumunda olan hastalar. Zira aslında doğru tedavi ile bu hastamıza %99 gibi bir çok yüksek oranda kanserde kurtarmak mümkün. Fakat kanseri tedavi ederken ilgilenmem gereken o kadar çok başka faktör var ki:
· Kanser tedavisi ve takibi
· Cinsel fonksiyonların takibi ve olası bozukluların tedavisi
· İleride çocuk yapabilir mi? Kısırlık bir sorun mu? Olası cevaplar ve tedaviler
· Bozulan erkeklik algısı ile ilgili öneriler
· Tüm ailenin soruların cevap verme ve psilokojik durumlarını yönetme(zira hastanın psikolojisini de etkiler)
· Kardeşlerde bu hastalığın genetik alt yapısı ile ilgili riskleri anlatma
· Nişanlısının “ileride çocuk olur mu?” ve “erkeklik fonksiyonları bozulur mu?” gibi evliliklerini etkileme ihitimali olan sorularına cevap verme
Gördüğünüz gibi sadece hastalık tedavisi değil tüm yönleri ile hasta ve çevresine tedavi ve doğru bilgilendirme yapmak benim görevim. Ahmet bey ve ailesinin sorunlarına ileride de değineceğim ama bu bölümde sperm ile ilgili sorularına verdiğim cevap ve yaklaşımı anlatmak isterim.

Anne, baba ve kardeşlerine kibarca odadan çıkmalarını rica eden Ahmet bey daha sonra nişanlısı ile beraber bana 6 ay içinde evleneceklerini ve çocuk sahibi olmak istediklerini söylediler. Sonra da şu soruları sordular:
“Kemoterapi spermlerimi bozar mı? Öncesinde sperm saklamak gerekir mi? Sperm saklarsak ne kadar süre saklanır ve ileride sperm bozulur mu ve bebeğe zarar verir mi? Sperm saklamazsak kemoterapi sonrası ne zaman çocuk yapabiliriz?
Ben de her ikisine tedavi sürecini anlattım. Öncelikle kemoterapi alması gerektiğini ve sonrasında yüksek ihtimal karın bölgesinden robotik cerrahi ile ameliyat olacağını anlattım.

Ben kendi adıma Kemoterapi, radyoterapi gibi spermin yapısını kalıcı olarak bozabilen tedavilerin öncesinde (testis tümörleri, lösemi, lenfoma gibi) sperm saklama-dondurma öneriyorum Zaten testis tümörlü ve lenfomalı hastaların %60’ında sperm sayısı ciddi düşük (oligospermi) olarak görülebilmekte. Ahmet Bey’in durumundaki gibi Bu düşük spermli hastalarda bir de kemoterapi veya radyoterapi uygulanırsa en az 6 ay ama bazen 4-5 yıla kadar süren sperm problemleri kalabiliyor.

Bu durumu Ahmet bey için yaptığım gibi, tüm hastalarıma bana ilk geldiklerinde daha tedaviye başlamadan anlatırım. Zira böyle bir durumun bilinmesi, hastanın bilgilendirilmesi ve tedavi şeklinin belirlenmesi açısından önem taşımakta. Böyle bir hastadan tedavi öncesi sperm örneği alınarak spermlerin dondurulması gelecekteki fertilitenin korunması açısından önem taşımakta. Tüm bunları Ahmet bey ve nişanlısına anlatarak sperm saklama merkezine yönlendirdim. Doğru yöntemler ve iyi merkezlerde yapılan sperm saklama ile çok uzun yıllar spermler sağlıklı bir şekilde kalır. Sonrasında hasta doğal yollardan çocuk yapmakta başarısız olursa bu saklanan spermler yıllar sonra bile labaratuvardan alınarak tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olunabilir ve bu bebekler tamamen normal bebekten farksızdır. Eğer kemoterapi sonrası çocuk yapmak isteniyorsa hastalarıma önerim en az 1 yıl beklemeleri şeklinde olmakta.

Sperm dondurarak saklama (Kriyoprezervasyon) yasal durum nedir?

Ülkemizde 2014 yılında yayınlanan yönetmelik (30.09.2014 Resmi Gazete sayi: 29135) ile şu durumlarda yumurta dondurma işleminin uygulanması yasal olarak mümkün hale gelmiştir.
Erkeklerde üreme hücreleri ve gonad dokularının saklanmasını gerektiren tıbbi zorunluluk halleri şunlardır;
a) Cerrahi yöntemlerle sperm elde edilmesi halinde,
b) Kemoterapi ve radyoterapi gibi gonad hücrelerine zarar veren tedaviler öncesinde,
c) Üreme fonksiyonlarının kaybedilmesine yol açacak olan ameliyatlar (testislerin alınması ve benzeri) öncesinde,
ç) Çok az sayıda sperm olması (kriptozoospermi) durumunda.
Yine aynı yönetmeliğe göre “üreme hücreleri ve gonad dokuları, bu materyallerin güvenliği açısından verici adaya ait DNA analizi ile birlikte saklanır. Yukarıda belirtilen tıbbi zorunluluklar nedeniyle sperm veya testis dokusunun saklanması durumunda, dondurulma tarihinden itibaren 90 gün içinde DNA analizi aranmaz.