ÜROLOJİDE ROBOTİK CERRAHİ
PROSTAT KANSERİNDE ROBOTİK CERRAHİ (RADİKAL PROSTATEKTOMİ-LENFADENEKTOMİ)
Robotik Cerrahi
(Robot Yardımlı laparoskopik radikal prostatektomi
Minimal İnvaziv Cerrahi):
Enstrümanlar ve operasyon bölgesinin 3D HD gerçek görüntüsünü cerrah konsoluna ileten kamera küçük kesilerden hastanın ameliyat bölgesine gönderilir. Cerrah, ameliyat odasında bulunan konsoldan 540 derece dönebilme özelliği olan bu enstrümanları kontrol ederek çok dar alanlarda insan elinin yapamayacağı manevralarla operasyonu gerçekleştirir.
Robotik cerrahinin prostat kanseri ameliyatına kattığı en büyük avantaj çok dar alanlarda enstrümanların özgürce hareket ettirilebilmesidir. Prostat sadece erkeklerde bulunur ve erkeklerin pelvik bölgesi kadınlara oranla çok daha dardır. Ameliyat süresince prostat mesaneden ve üretradan ayrılır ve mesane üretraya yaklaştırılarak birleştirilir. Böylece idrar yolu yeniden sağlanmış olur. Sinirlerin korunmasına yardımcı olan bu yöntem ameliyat sonrası idrar kaçırma ve cinsel yetersizlik risklerini minimuma indirir. Ayrıca ameliyatta açılan kesilerin küçük olması ameliyat sonrasında hastanın günlük yaşantısına daha hızlı dönmesini sağlar.
İYİ HUYLU PROSTAT BÜYÜMESİNDE (BPH) ROBOTİK CERRAHİ (MİLLİN ADENEMEKTOMİ)
Yaşlanan erkeklerde benign prostat hipertrofisine bağlı oluşan alt üriner sistem semptomları en sık karşılaşılan medikal problemlerden birisidir. BPH’ın semptomatik tedavisinde ilk uygulanan yöntem İLAÇ TEDAVİSİ, medikal tedavidir. BPH bağlı üriner retansiyon, renal yetmezlik, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, idrarda kanam-hematüri, mesane taşı olması durumunda cerrahi tedavi düşünülür. Cerrahi tedavi prostat bezinin büyüklüğüne, beraberinde mesane taşı veya divertikül olmasına göre çeşitlilik göstermektedir.
İyi huylu prostat büyümesinde en yaygın kullanılan cerrahi yöntem 1911 de HUGH Young un ilk tarif ettiği elektrosurgical transurethral resrection of prostate (TUR)dur. Bunınla beraber teknolojinin gelişmesiyle prostat cerrahisinde holmium, photoselective vaporization (Yeşil ışık lazer) ve bipolar rezeksiyon yöntemleri de büyük hacimli prostat glandları için uygulanmaktadır.
100 gr’ın üstüdeki prostatlar için uygulanan yaygın yöntem eskiden açık prostatektomidir ve ilk olarak 1947 yılında Millin tarafından tarif edilmiş ve uygulanmışdır. Teknolojinin gelişmesiyle kullanıma 2002 yılında ilk Mariano ve arkadaşlarının uyguladıkları ve tarif ettikleri laparoskopik teknik başlanmışdır. Laparoskopik prostatektominin kullanılmasıyla açık cerrahiye göre şikayetlerde daha fazla düzelmeyle birlikde yaşam kalitesindede daha fazla artış olduğu gözlenmiştir, ayrıca kan kaybının daha az olduğu, hastanede kalma süresinin ve ürethral kataterizasyon süresinin daha az olduğu görülmüştür.
Son 20 yıldaki gelişmelerle cerrahide robotik yöntem kullanılmaya başladık. Robotik cerrahinin üç boyutlu görüntü sağlaması, icerrahi dikişlerin daha hassas uygulanıyor olması ve hareket kabiliyetinin daha iyi olmasından ötürü laparoskopik cerrahiye göre daha etkili cerrahi yöntem olarak ortaya çıkmıştır. Benim de 100 gram üstü prostatlarda en sık uyguladığım yöntem robotik cerrahidir. Beraberinde taş çerrahisi de kolaylıkla yapılabilmesi de önemli avantajdır.
Bizim yapmış olduğumuz robotik prostatektomi(adenomektomi) serisinde yeni bir yöntem uyguladık ve şimdiye kadar yapılmış cerrahi yöntemlere göre daha fazla başarı elde ettik.
Büyük prostat adenomlarından kaynaklanan alt üriner sistem semptomlarının tedavisinde bizim uyguladığımız modifiye robotik prostatektomi(adenomektomi) yöntemi diğer yöntemlere göre daha güvenli daha az kan kaybı, daha az blood tranfüzyon ihtiyacı ve daha az hastanede kalış süresine sahip olarak saptadık. Uyguladığımız yöntemle postoperatif dönede mesane yıkama ihtiyacı daha az olmuştur.
BÖBREK TÜMÖRÜ TEDAVİSİNDE ROBOTİK CERRAHİ
Lokalize böbrek tümörlerinin tedavisinde altın standart cerrahi rezeksiyondur.(1) Son yıllarda 0-4 cm arasındaki tüm kitlelerde ve daha büyük kitlelerde de seçilmiş vakalarda parsiyel nefrektomiye doğru bir yönelim mevcuttur. Bu yönelimin nedeni radikal nefrektomi yapılan hastalarda pre-operatif diğer böbrek fonksiyonları normal olsa bile, kronik böbrek yetmezliğinin daha sık olması ve bu yüzden böbrek fonksiyonlarını mümkün olduğunca koruma isteği ve amacıdır.
Son yıllarda radikal ve parsiyel nefrektomide laparoskopik yaklaşım; orta-uzun vadede benzer onkolojik sonuçlar yanında daha düşük morbidite ve daha kısa iyileşme süresi sayesinde popülaritesini arttıran bir yöntem olmuştur. (3-5) Fakat laparoskopinin teknik açıdan zor olması, parsiyel nefrektomideki uzun iskemi süresi ve kanama kontrol zorluğu nedeniyle sadece tecrübeli ellerde açık cerrahiye benzer sonuçlar verebilmektedir.
Laparoskopik cerrahinin etkinliğini arttırmak ve öğrenme eğrisini kısaltmak için el yardımlı laparoskopi başta olmak üzere birçok teknik geliştirilmiştir. Benzer şekilde bu amaçla ürolojik cerrahide robot kullanımı da son yıllarda ilgi odağı olmuştur. Yakın geçmişte Da Vinci sisteminin (Intuitive Surgical Corporation, Sunnyvale, California, USA) özellikle radikal prostatektomide kullanımı artmaktadır. Böbrek tümöründe de, pahalı bir yöntem olmasına rağmen, olası ergonomik kolaylığı ve laparoskopiye oranla daha kısa öğrenme eğrisi nedeni ile giderek artan oranda yapılmaya başlanmıştır. Robot yardımlı laparoskopik cerrahinin laparoskopiye karşı olası üstünlükleri; cerraha teknik açıdan kolaylık sağlaması ve kolay manevralar yapılabilmesine ve daha kolay sütürasyona olanak sağlaması olduğu söylenmektedir. Fakat bunlar böbrek tümörü cerrahisinde tartışmalıdır.
Robot yardımlı laparoskopik cerrahi her ne kadar radikal prostatektomide daha iyi tanımlanmış olsa da artan tecrübe ile birlikte farklı endikasyonlar içinde kullanılmaya başlanmıştır. Bu endikasyonlardan birisi de böbrek tümörü cerrahisinde radikal ve parsiyel nefrektomidir. Robot yardımlı laparoskopik radikal ve parsiyel nefrektomi laparoskopik ve açık nefrektomi de olduğu gibi intraperitoneal veya ekstraperitoneal olarak yapılabilir.
Endikasyon: Robot yardımlı laparoskopik nefrektomi endikasyonları ister radikal ister parsiyel olsun açık ve laparoskopik yöntemlerle aynıdır. Parsiyel nefrektomide ‘küçük tümör’ sınıfına genellikle 4 cm ve altındaki kitleler dahil edilmektedir. 2010 yılında Patel ve ark. tarafınca yapılan bir çalışmada bu sınır 5 cm olarak alınmış daha büyük kitlelerin daha uzun iskemi süresine yol açtığı fakat bu uzamanın post-op glomerüler filtrasyon oranına olumsuz etkisi olmadığı bulunmuştur. Robot yardımlı laparoskopik nefrektomini pediatrik popülasyonda kullanımı üzerine yayımlanan ve 9 hastadan oluşan bir seride bu yöntemin pediatrik popülasyon için uygulanabilir, güvenli fakat henüz emekleme döneminde olduğu yorumu yapılmıştır.
Teknik:Robot yardımlı laparoskopik nefrektomi genel anestezi altında yapılmaktadır. Anestezi ekibi CO2 insüflasyonu ve pnömopertonyumun oligüri ve hiperkarbi gibi etkileri açısından uyanık olmalıdır. Robot yardımlı laparoskopik nefrektomideki cerrahi diseksiyonun temelleri laparoskopik yöntemle benzerdir. Transperitoneal yöntemde hasta lateral pozisyona (45 -60°) alınarak laparoskopik yöntemde olduğu gibi veress iğnesi ile girilerek pnömoperitonyum oluşturulur. Ardından robot yardımlı laparoskopik kollar ve asistans için gerekli portlar yerleştirilerek cerrahiye başlanır.
Sonuçlar:
Robot yardımlı laparoskopik nefrektomi
Robot yardımlı laparoskopik nefrektominin diğer yöntemlerle karşılaştırmasında sıklıkla operasyon süresi, sıcak iskemi zamanı ve kanama miktarları değerlendirilmekle birlikte cerrahi sınır pozitifliği, hastanede kalış süresi ve takip süresi yeterli olan serilerde onkolojik ve fonksiyonel sonuçlar değerlendirilmektedir.
2009 yılına ait bir seride ise 35 tanesi radikal nefrektomi olmak üzere toplam 42 vaka incelenmiştir.(18) Bu vakaların sadece 3 tanesi retroperitonoskopik yapılmıştır. Bu seride ortalama konsol süresi 158 dk, kan kaybı 223 ml ve hastanede kalma süresi 2.4 gün olarak bulunmuştur.
Ortalama 15.7 ay (1-51) takip süresi olan tümör vakalarının hiçbirisinde nüks saptanmamıştır. Bu sonuçlar ışığında robot yardımlı laparoskopik cerrahinin böbrek cerrahisinde güvenli ve uygulanabilir bir yöntem olduğu ve transperitoneal veya retroperitoneal yolla uygulanabileceği yorumu yapılmakla beraber onkolojik sonuçları yorumlamak için henüz çok erkendir.
Pierorazio ve arkadaşları tarafınca yapılan bir çalışmada 2006 ile 2009 102 laparoskopik ve 42 robot yardımlı laparoskopik parsiyel nefrektomi olmak üzere toplam 150 vakanın karşılaştırıldığı bir seride cerrahi süresi sırasıyla, 193-152 dk (p<0.001), sıcak iskemi süresi 18-14 dk (p<0.001) ve kan kaybı 245-122 ml (p<0.001) olarak saptanmıştır. Robot yardımlı laparoskopik nefrektomi lehine saptanan bu farkların cerrahın laparoskopi tecrübesi arttıkça yine robot yardımlı laparoskopik cerrahi lehine olmakla birlikte azalarak devam ettiğini saptanmıştır. 2008 yılında sonra yapılan toplam 99 vakada da (55 laparoskopik-44 robot yardımlı laparoskopik) üç parametrede de robot yardımlı laparoskopik cerrahi lehine farklar saptanmıştır.
Benway ve Ark’nın 247 hastalık serilerinde 129 robot yardımlı laparoskopik nefrektomi ile 118 laparoskopik nefrektominin datalar karşılaştırılmıştır. Bu çalışmada iskemi süreleri sırasıyla 19.7 ve 28.4 dk., kanama miktarı sırasıyla 155 ve 196 cc, hastanede kalış süresi ise 2.4 ve 2.7 gün olarak saptanmıştır. Ayrıca tümörün kompleks olmasının robot yardımlı laparoskopik cerrahinin üstünlüğüne herhangi bir olumsuz etkisi olmadığı saptanmıştır.
Wang ve Bhayani operasyon sürelerinin 140 ve 156 dk, iskemi sürelerinin ise 19 ve 25 dk olarak robot yardımlı laparoskopik nefrektomi lehine daha kısa olarak saptadıkları 102 hastalık çalışmalarında patolojik açıdan her iki yöntemin benzer sonuçları olduğunu saptamışlardır.
2010 yılında laparoskopik, el yardımlı laparoskopik ve robot yardımlı laparoskopik nefrektomini karşılaştırıldığı 79 hastalık bir seri yayınlanmıştır. Bu seride robot yardımlı laparoskopik nefrektominin diğer yöntemlere karşı ek bir kazanç sağlamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Robot yardımlı laparoskopik parsiyel nefrektomi
2008 yılında yayımlanan ve ortalama tümör çapı 2.87 cm olan toplam 183 robot yardımlı laparoskopik parsiyel nefrektomi vakasının değerlendirildiği uluslararası bir çalışmada cerrahi süresi, iskemi süresi, kanama miktarı ve per-op komplikasyon oranları yanı sıra onkolojik ve fonksiyonel sonuçlar değerlendirilmiştir. Bu seride cerrahi süresi 210 dk, iskemi süresi 23.9 dk, kanama miktarı 131.5 ml olarak saptanmıştır. Hastaların %52’sinde kaliks onarımı gerekmiştir. Hastaların % 69’unda malign patoloji ve bu hastaların % 2,7’sinde cerrahi sınır pozitifliği saptanmıştır. Hastaların ortalama 26 aylık takipleri sonucu hiçbirisinde nüks/rekürrens ve anlamlı düzeyde serum kreatin artışı saptanmamıştır.(1,03vs1,04 mg/dl p=0.084) Major komplikasyon oranı % 8.2 olan bu seri sonrasında robot yardımlı laparoskopik nefrektominin diğer nefrektomi yöntemlerine benzer komplikasyon oranlarıyla güvenli ve etkili bir yöntem olduğu belirtilmiştir. Ayrıca robot yardımlı laparoskopik nefrektominin mükemmel fonksiyonel ve onkolojik sonuçlara ulaştığı belirtilmiştir.(19)
Robotik Cerrahi
(Robot Yardımlı Minimal İnvaziv Cerrahi):
Operasyon hastanın karın duvarında açılan kesilerle hedef anatomiye gönderilen robotik kollar üzerinden gerçekleştirilir. Kesilerden biri operasyon alanının 3D HD, gerçek, eş zamanlı görüntüsünü cerrah konsoluna gönderen kamera için kullanılır. Cerrah, konsolunu kullanarak robotik enstrümanları yönetir. Böylelikle çok dar alanlara ulaşır ve insan eliyle yapamadığı manevraları yapma şansına sahip olur. Ayrıca laparoskopik cerrahi yönteminde yaşanan el titremesi problemini ortadan kaldırır ve laparoskopik aletlerin yapamadığı dönüş manevralarını gerçekleştirebilir. Cerraha sağlanan 3D HD görüntü kalitesi de robotik cerrahiyi laparoskopik cerrahiden ayıran özelliklerden biridir. Robotik radikal nefrektomi ameliyatında böbreği besleyen ve böbrekteki kirli kanı taşıyan damarlar belirlenip kapatıldıktan sonra böbreğin bu damarlar ve üreterle olan bağlantısı kesilir. Çevre dokulardan ayrılmış olan böbrek vücuttan çıkarılarak operasyon sonlandırılır. Robotik parsiyel nefrektomi ameliyatında ise tümörlü bölge da Vinci Robotik Cerrahi Sistemi’nin sunduğu bir özellik sayesinde operasyon esnasında anlık ultrason görüntüsüyle belirlendikten ve işaretlendikten sonra böbreği besleyen ve kirli kanı böbrekten taşıyan damarlar kısa süreliğine kapatılır. Tümör böbrekten ayrılıp, çıkarıldığı alan kapatıldıktan sonra damarlardaki kan giriş çıkışı açılır. Tümör vücuttan çıkarılarak operasyon sonlandırılır. Robotik cerrahide açılan kesilerin çok küçük olması ameliyat sonrası hastanın günlük yaşantısına daha hızlı dönmesini sağlar.
TESTİS TÜMÖRÜNDE ROBOTİK CERRAHİ
1992’de ilk laparoskopik RPLND (L-RPLND) evre 1 Testis tümörlü(NSGCT’li )bir hastaya uygulandı. O zamandan beri, açık yaklaşımla karşılaştırıldığında daha az kan kaybı, daha kısa hastanede kalış süresi ve daha hızlı iyileşme konusunda seriler yayınlandı. Bununla birlikte, başlıca eleştiriler, düşük sayıda lenf nodu, büyük damarların posteriorunda diseksiyon problemi ve adjuvan kemoterapinin fazla kullanımıydı.
Yakın tarihli bir meta-analiz, yüksek hacimli merkezlerde evre I NSGCT’de L-RPLND’ye karşı açık RPLND’nin onkolojik etkinliğini değerlendirdi ve retroperitoneal nüks veya hastalığa özgü sağkalım açısından bir fark olmadığını buldu. L-RPLND, düşük hacimli, tek taraflı hastalığı olan iyi seçilmiş hastalar için yüksek hacimli merkezlerden yayınlanmış literatüre dayanan güvenli ve etkili bir prosedürdür. Bununla birlikte, şablon tabanlı diseksiyon yapılan hastalarda nüks oranının artması endişesi vardır ve L-RPLND için öğrenme eğrisi dik kalır.
Da-Vinci robotik sisteminin kullanımı, laparoskopik cerrahinin hastayı yeniden konumlandırmadan açık iki taraflı bir yaklaşımı taklit etmesine izin verdi. Robot ayrıca, daha ileri kemoterapi sonrası kitlelerin rezeke edilmesine ve büyük damarların arkasında daha eksiksiz diseksiyon yapılmasına izin verebilecek daha kolay ve karmaşık diseksiyonlar da sağlar.
Robotik primer RPLND’yi takiben retroperitoneal nükslere ilişkin yayınlanmış geniş bir seri bulunmamaktadır. Kemoterapi sonrası robotik RPLND uygulamasının, mükemmel nükssüz sağkalım oranları ve sahada nüks olmaması ile uygulanabilir ve güvenli olduğu gösterilmiştir. Canlı tümör-GCT veya teratom ile kemoterapi sonrası RPLND sırasındaki patolojik bulgular, açık RPLND tarafından oluşturulan kriterler ile tutarlıdır. Altı seriden dördü 22 ay veya daha uzun süreli takip bildiriyor.
Birlikte ele alındığında, kemoterapi sonrası ortamda robotik RPLND, deneyimli minimal invaziv cerrahlar için makul bir seçenektir ve daha fazla prospektif çalışmaya ihtiyaç vardır.
Robotik RPLND’ye sırtüstü yaklaşımın geliştirilmesi, cerrahların açık teknikleri daha iyi taklit etmelerine ve tam, iki taraflı bir diseksiyon gerçekleştirmelerine olanak tanır.
Başlangıçta, robotik RPLND sırasında, modifiye şablon diseksiyonunu kolaylaştırmak için hastalar lateral dekübit pozisyonuna yerleştirilir. Sol taraflı primer tümörler için, hastalar bir kamera portu, üç robotik port ve tek bir asistan portu ile sağ lateral dekübit pozisyonuna yerleştirilir. Robot, hastanın sırtına yerleştirildi. Sağ taraflı tümörlere, hasta benzer port yerleşimi ve 5 mm subksifoid karaciğer retraksiyon portu ile sol lateral dekübitöz pozisyona getirilerek yaklaşılır. Bu yaklaşım, daha önce yayınlandığı gibi modifiye şablon tabanlı diseksiyona izin verir ve erken evre hastalık için yeterlidir, ancak tam bir bilateral diseksiyon girişiminde bulunulursa yeniden konumlandırma gerektirebilir. Hastalar, kollar yastıklı ve yanlardan sıkıştırılmış olarak sırtüstü pozisyonda yatırılır. DaVinci Si kullanıldığında 12 mm’lik kamera portu göbek deliğinin 4 cm altına yerleştirilir. Sol alt kadrana 8 mm’lik iki robotik trokar, sağ alt kadrana 8 mm’lik robotik trokar ve 12 mm’lik asistan portu yerleştirilir Hasta daha sonra bağırsağın diyaframa düşmesini sağlamak için dik Trendelenburg pozisyonuna getirilir alan. Robot, hastanın sol omzunun üzerine yerleştirilir. Bu yaklaşımı kullanmanın dezavantajı, spermatik kord eksizyonunu tamamlamak için yeniden yerleştirmenin gerekli olmasıdır.
Robotik sistemin(Davinci Xi) kullanılması, daha geniş diseksiyona izin verir. Hasta konumlandırma, birkaç farklılıkla DaVinci Si yaklaşımına benzer. 12 mm, 30 derecelik aşağı kamera, umblikusa birkaç santimetre kaudad ve sağ orta göbek bağının hemen lateraline yerleştirilir. Üç adet robotik 8 mm port, portlar arasında yaklaşık 7 cm olacak şekilde karın boyunca düz bir çizgide yerleştirilir ve hastanın sağ alt kadrana 12 mm’lik tek bir asistan portu yerleştirilir. Xi robotu hastanın sağ tarafının yan tarafına yerleştirilmiştir. Bu teknik özellikle büyük postkemoterapi retroperitoneal diseksiyonlar yapılırken kullanışlıdır. Açık ve R-RPLND arasındaki komplikasyon oranları karşılaştırılabilir olmasına rağmen, şilöz asit oranının L-RPLND ve R-RPLND serilerinde sırasıyla yaklaşık %4’e karşı <%1 oranında daha yüksek olduğu bildirilmektedir. Sol renal ven ve lenfatik kanalların etrafındaki cerrahi kliplerin titiz kullanımı şilöz asit riskini en aza indirebilir. Anterograd ejakülasyon kaybı, RPLND ile ilişkili sıklıkla belirtilen bir başka komplikasyondur. R-RPLND’de, en azından değiştirilmiş şablonlarla birincil ortamda, hastaların %100’ü boşalma işlevini koruyabilir.
MESANE TÜMÖRÜNDE CERRAHİ
Mesane kanseri tedavisinde kullanılan yöntemler nelerdir?
Mesane kanseri tedavisinde izlenecek yol hastanın sağlık durumu, kanser türü, kanser hücresi derecesi ve kanser evresi gibi faktörler göz önüne alınarak belirlenir. Mesane kanseri tedavisinde kullanılabilecek yöntemler:
- Cerrahi yöntemler: Erken evredeki kanserli dokuları vücuttan çıkarmak için kullanılabilir.
• Kemoterapi (İntravezikal Kemoterapi): Mesanenin astarıyla sınırlı ancak yayılma ve tekrarlama riski yüksek tümörlerin tedavisinde kullanılabilir. Direk olarak mesaneye kemoterapi ilaçlarının enjekte edilmesidir.
• Tüm vücut için kemoterapi (Sistemik kemoterapi): Ameliyatın seçenek olmadığı durumlarda ya da ameliyat sonrası iyileşme şansını arttırmak için kullanılan bir kanser tedavi yöntemidir.
• Radyoterapi: Genellikle ameliyatın bir seçenek olmadığı ya da ameliyatın istenmediği durumlarda kanser hücrelerini yok etmek için kullanılan bir kanser tedavi yöntemidir.
• İmmunoterapi: Vücudun bağışıklık sisteminin mesanede veya vücudun her yerinde kanser hücreleri ile savaşmasını sağlamak için kullanılan bir yöntemdir.
Mesane Kanseri Ameliyatlarında kullanılan Cerrahi Yöntemler
• Mesane Tümörünün Transüretral Rezeksiyonu (TURBT): Kanser hücrelerinin mesanenin kas yapısına sıçramadan önceki evresinde kanser hücrelerinin çıkarılması için kullanılan bir yöntemdir. Lokal anestezi altında gerçekleştirilen prosedürde sistoskop (kadın ve erkeklerde idrar yolundan mesaneye gönderilen ince boru şeklinde alet) aracılığıyla kullanılan elektrik akımına sahip tel ile mesanedeki kanser hücreleri yakılır. Alternatif olarak yüksek enerjili bir lazer kullanılabilir.
• Sistektomi: Mesane kanseri ameliyatlarında mesanenin vücuttan çıkarıldığı operasyondur.
• Mesanenin yeniden yapılandırılması: Mesane kanseri ameliyatından (sistektomi) sonra idrarın vücudu terk etmesi için yeni bir yol yapılmasıdır. Cerrah hastanın bağırsağının bir parçasından küre şekilli bir hazne oluşturur. Bu rezervuar vücudun içinde üretraya (idrarın mesaneden çıkıp vücudu terk ettiği tüp) bağlanır ve idrara vücuttan çıkma imkânı verir.
• Bağırsaktan idrar yolu oluşturulması: Hastanın bağırsağından oluşturulan tüp (ileal boru) üreterlerden vücudun dışına kadar uzatılır. Buradan idrar hastanın karnına takılan bir kese içine boşalır.
• Bağırsaktan idrar kesesi oluşturulması: Bir parça bağırsaktan idrarın birikmesi için küçük bir hazne oluşturulur. Bu haznedeki idrarın günde birkaç kez kateter (ince bir boru) kullanılarak karındaki açıklıktan boşaltılması gerekir.Mesane kanseri ameliyatında (sistektomi) kullanılan ameliyat yöntemleri şunlardır:
Robotik Cerrahi
(Robot Yardımlı laparoskopik sistektomi
Minimal İnvaziv Cerrahi)
Mesane kanseri ameliyatları (sistektomi) mesanenin, üreterin bir parçasının ve çevresindeki lenf düğümlerinin çıkarılmasını içerir. Gereken durumlarda erkeklerde prostat ve meni keselerinin; kadınlarda ise rahim, yumurtalıklar ve vajinanın da çıkarılmasını içerebilir.Robotik mesane kanseri ameliyatlarında hastanın karnının alt kısmında 1 cm’lik kesiler açılır. Cerrah bu kesilerden gönderilen robotik enstrümanları ameliyat odasındaki konsolundan eş zamanlı olarak yöneterek ameliyatı gerçekleştirir.
Aynı zamanda kesilerin birinden cerrahın konsoluna 3 boyutlu gerçek görüntüyü eş zamanlı olarak ileten bir kamera gönderilir. Mesane kanseri ameliyatında mesane ve gerekli çevre dokular çıkarıldıktan sonra idrara yeni bir çıkış yolu yaratılarak ameliyat sonlandırılır. Robotik cerrahinin mesane kanseri ameliyatlarına sağladığı avantajların başında çok dar alanlarda daha küçük manevralar yaparak çevre dokulara zarar verilmemesini sağlamaktır. Bu avantaj özellikle erkeklerde cinsel fonksiyonu sağlayan damar ve sinir yapılarının korunmasında büyük önem taşır.Robotik cerrahide açılan kesilerin çok küçük olması ameliyat sonrası hastanın günlük yaşantısına daha hızlı dönmesini sağlar.
HIFU PROSTAT KANSERİNDE AMELİYATSIZ TEDAVİ
Canlı ultrason görüntüsü kılavuzu eşliğinde, yüksek yoğunluklu odaklanmış ultrason enerjisi kullanılarak prostat kanserinin tedavisini amaçlayan non invaziv cerrahi ablasyon yöntemidir.
Yüksek yoğunluklu ultrason enerjisi, prostatta MRG ile belirlenmiş kanser odaklarına rektal duvar yoluyla iletilerek, kanserli bölgenin yok edilmesi amaçlanır.
Yüksek yoğunluklu ultrason ses dalgaları hedeflenen prostat dokusunun sıcaklığını süratle arttırarak kanserli lezyonları yok ederken çevre dokulara zarar vermeden tedavi sağlar.
Avantajları:
– Noninvaziv, kansız işlem
– Kişiselleştirilebilir, özelleştirilebilir enerji atımları
– Minimum hastane kalış süresi
– Radyasyonsuz tedavi
– Düşük yan etki
FOKAL TEDAVİ (HIFU), AMELİYATA-RADİKAL PROSTATEKTOMİYE
BİR ALTERNATİF OLABİLİR Mİ?
Londra’da “Imperial College, Department of Surgery and Cancer”de prostat kanseri konusunda dünyanın en önde gelen otoritesi olan Profesor Hashim Ahmed, başkanlığında yapılan bir çalışmada fokal tedavi (FT) etkinliğinin, radikal prostatektomi (RP) hastalarıyla karşılaştırılması amaçlandı.
Bu karşılaştırma prostat kanseri tedavisinde HIFU tedavinin, radikal prostatektomiye eşdeğer etkinliği olduğunu gösterdi. HIFU hastalarının hastanede sadece bir kaç saat kalmaları ve ameliyathanede bu işlem için çok az sayıda personele ihtiyaç duyulması, onu özellikle bu Covid pandemisi sırasında bir tedavi alternatifi yapıyordu.
Hashim devam ederek, fokal tedavinin, uygun hata seçimi ile tedaviden sonra 8 yıldan daha uzun bir sürede radikal prostatektomi hastalarındakine benzer şekilde, kanser kontrolü sağladığını gösterdiğini söyledi, fokal tedavide, idrar damlaması ve cinsel problemlerin daha az görülmesinin de büyük bir avantaj olduğu belirtti. Fokal tedavinin her hasta için uygun olmasa da, uygun olan binlerce hastaya Fokal tedavi ve avantajlarının anlatılması gerektiğini anlattı.
Ameliyathanede, anestezi altında yapılan HIFU tedavisinden sonra hasta bir gece hastanede kalıp, ertesi gün evine gidebiliyor
.
HOLEP: İYİ HUYLU PROSTAT BÜYÜMESİNDE YENİ NESİL TEDAVİ
Prostat büyümesi tedavisinde kullanılan non-invaziv bir cerrahi yöntemdir. BPH sebebiyle idrar akışını tıkayan dokuların holmium lazer enerjisi ile enükle edilerek (kapsülden sıyırarak) çıkarılmasını sağlar.
HOLEP, non-invaziv olması haricinde açık cerrahiye benzer bir yöntemdir. Üretra içinden gönderilen endoskop ve lazer fiberi vasıtasıyla yüksek enerjili holmium enerjisi dokuları foto-mekanik olarak kapsülden ayırır.
Avantajları:
– Non-invaziv
– Minimum hastane kalış süresi
– Büyük prostatlarda dahi kullanılabilir
– Hızlı iyileşme
– Çok iyi kanama kontrolü