Prostat kanserinin erken teşhisinde kilit rol oynayan, her erkeğin özellikle 50 yaşından sonra rutin olarak yılda bir kez yaptırmasını önerdiğim parmakla prostat muayenesi, pek çok erkeğin köşe bucak kaçtığı bir yöntem olmuştur. Hatta, bir erkeğin belki hayatında en çok korktuğu konulardan hatta bırakın yaptırmayı, konuşmaktan bile çekindiği en önemli korkularından biridir parmakla prostat muayenesi. Bununla beraber kadınlar, erkeklerin çok da zor olmayan parmakla prostat muayenesinden neden bu kadar çekindiğini anlamakta zorlanırlar. Zira rutin olarak sıklıkla yaptırdıkları kadın hastalıkları muayenesi prostat muayenesine göre çok daha zor ve acı verici muayenedir.
Hayat kurtaran parmak
Geçenlerde çok sevdiğim bir dostum 50 yaşında mutlaka prostat muayenesi olması gerektiğini söylediğimde, “Bu teknoloji çağında yok mu bir film muayene yerine geçecek, hala mı parmak?” diye sitem etmişti. Aslında haklılık payı vardı ama maalesef muayene halen önemli. Zira prostat kanserlerinin %15 kadarı ne filmde ne de kan tahlilinde belirti vermez, sadece parmakla muayene ile tespit edilir. Bunun yanında, parmakla prostat muayene yönteminin basitliğiyle yol açtığı korku arasındaki ters orantı dikkat çekicidir zira esasında bu muayene yöntemi yalnızca 10-15 saniye sürer; basit, ekonomik ve hızlıdır; ağrısı acısı yoktur, bir çok kan tahlili ve radyolojik incelemenin gösteremediği kanserleri tespit etmeyi sağlar ve en önemlisi “hayat kurtarıcıdır” Peki kanserlerde erken tanının hayat kurtarıcı olduğunu herkesin bilip kabul ettiği bu yüzyılda, örneğin kadınlar meme kanseri taraması için yapılan elle muayene ve mamografiye bu kadar heves gösterirken, erkekler niçin neredeyse ölmek pahasına prostat kontrollerini yaptırmaktan bu kadar kaçınıp korkuyorlar?