MESANE KANSERİ HAKKINDA BİLMENİZ GEREKENLER
Mesane (idrar torbası) karın alt bölümünde içi boş bir organdır ve böbreklerde kanın süzülmesi sonucunda oluşan idrarı biriktirir. İdrar mesaneye üreter adı verilen iki tüp aracılığıyla geçer. Mesanede biriken idrar belli bir hacme ulaşınca işeme yoluyla atılır. Yani mesane idrarın birikmesi ve boşaltılmasını sağlayan dinamik bir organdır. Mesanenin dolup boşaldıkça hacmini değiştirmesine yardım eden kas tabakası vardır. İdrar mesaneden dışarıya üretra adı verilen diğer bir tüp aracılığıyla atılır.
Mesane(İdrar kesesi) kanseri nedir ve nasıl ortaya çıkar?
Mesane(idrar kesesi) böbreklerden süzülen idrarın biriktiği bir organdır. İdrarı depolama ve boşaltma görevleri vardır. Özellikle 40 yaşından sonra bazı durumlarda kanseri görülebilmektedir. Ülkemizde en sık kanserler arasındadır. Hastalarda en sık idrarda KANAMA ile kendini gösterir. Bunun yanında sık idrara gitme, idrarda yanma ve hatta böbrek yetmezliğine kadar uzanan birçok yakınma görülebilir. Erkeklerde kadınlara göre çok daha sık görülmektedir. En sık sebebi ise SİGARA dır. Kimyasala maruz kalan meslek grupları(boya, tekstil, kimya sanayi lastik ve kauçuk sanayi) risk altındadır. Mesane tümörlerinin %70i erken evrede yakalanmaktadır. Erken evrede yakalanan mesane tümörlerinin tedavisi sistoskopi ve rezeksiyon(kapalı ameliyat) ile başarı ile yapılmaktadır. Geç ve yayılmış hastalıkta ise çok daha zorlu tedaviler uygulanmakta ve ölüm riski de yükselmektedir. Bu nedenle bu hastalıkla ilgili olabilecek şikayetleri olan kişilerin en kısa sürede tanı ve tedavilerini yaptırmaları hayati öneme haizdir. Bu konuda uzman merkezlere ve hekimlere başvurulmalıdır.
Mesane kanserinde sık görülen şikayetler ve bulgular şunlardır:
1- İdrardan kan gelmesi
2- İşeme esnasında ağrı
3- Sık idrara çıkma
Bunlar mesane tümörünün kesin bulguları değildir. Bu şikayetler enfeksiyonda, mesane taşında ve diğer problemlerde de görülebilir. Kesin teşhis ancak doktor tarafından konulabilir.
MESANE KANSERİ
Mesanenin yüzeyel katmanına (en iç katmana) sınırlı kansere kas tabakasına invazyon göstermeyen (yüzeyel kanser) adı verilir. Tedavi sonrasi, yüzeyel kanser nüks edebilir (tekrarlayabilir). Nüks, genellikle aynı özelliklere sahip yine yüzeyel bir kanserin, eski yerinde veya mesanenin başka bir yerinde görülmesi şeklinde karşımıza çıkar ve bunların çok büyük çoğunluğu vücudun başka yerine yayılmazlar, olay sadece mesanededir. Bu özelliği nedeniyle mesane tümörlü hastaların düzenli kontrollerine gelmeleri ayrı bir önem taşımaktadır. Ancak bazen nüks ile birlikte hastalığın ilerlemesi de söz konusu olabilir ve bu durumda kanser derinleşerek kas tabakasına geçebilir. Buna invazif (derin) kanser denir. Kas içine ilerlemiş mesane kanseri mesane dışına çıkıp çevre dokulara da yayılabilir. Mesane kanseri mesane çevresindeki lenf bezlerine de yayılabilir. Eğer buralara ulaşmışsa akciğer gibi uzak yerlere de atlamış olabilir. Bu yeni tümöre metastatik mesane tümörü denir.
TANI VE EVRELEME
Doktor şikayetlerin nedenini bulmak için tıbbi hikaye alır ve fizik muayene yapar. Bu muayene makattan parmakla muayeneyi ve kadınlarda vajinal muayeneyi de kapsar. Ek olarak idrar ve kan örnekleri tümör hücrelerini araştırmak amacıyla laboratuvara gönderilir. Doktor direkt olarak mesane içine bakmak için sistoskop adı verilen bir alet kullanır. Bu işlem anestezi altında yapılabilir. Doktor bu alet aracılığıyla inceleme amacıyla mesaneden örnek doku alabilir. Kanser aramak için doku örneği alınmasına biyopsi (parça almak) denir. Birçok durumda kanserin varlığını ispatlayacak tek yol biyopsi almaktır. Eğer kanser kitlesinin tümü biyopsi esnasında alınmışsa, kanserin hem teşhisi hem de tedavisi uygulanmış olacaktır.
Mesane tümörü teşhisi konulunca doktor hastalığın evresini (yüzeyel mi, invaziv mi) ve derecesini öğrenmek isteyecektir. Hücrelerin derecesi önemlidir çünkü, bu inceleme hücrelerin normalden ne kadar farklı olduğu veya hastalığın hangi hızla ilerleyeceği konusunda bilgi vermektedir. Düşük dereceli tümörler daha yavaş büyürler. İşte bu derece ve evrenin doğru olarak öğrenilmesi ancak biyopsi ile alınan tümör dokusunun patolojik incelenmesi ile mümkün olmaktadır. Bunun yanı sıra idrardaki hücrelerin incelendiği idrar sitolojisi ile de hastalığın derecesi hakkında bilgi edinilebilir ancak bu kesin tanı için her zaman yeterli olmayabilir. Ayrıca, piyasada bulunan ve genellikle idrardaki kanser hücrelerinin ürünlerini tespit etmeye yarayan test yöntemleri (kitler) mesane tümörü tanısında tek başlarına yetersiz kalmakta, tanıdan ziyade hastaların takipleri sırasında yardımcı olarak kullanılabilmektedirler.
Evreleme ise kanserin kaynaklandığı organdaki, komşu dokulardaki, lenf ya da kan yolu ile gidebileceği organlardaki yayılım derecesini gösterir. Kanserin evresi tanı esnasında belirlenir ve bu amaçla ek testler, Ör: Bilgisayarlı tomografi. manyetik rezonans görüntüleme, intravenöz piyelografi, kemik sintigrafisi, akciğer grafisi yapmak gerekebilir.
TEDAVİ
Mesane kanserinin tedavisi tümörün evresine, derecesine, hastanın genel durumuna ve diğer faktörlere göre değişir. Cerrahi, mesane tümörünün genel bir tedavi yöntemidir. Erken mesane tümörü, yani yüzeyel kanser, TUR (transüretral rezeksiyon-kapalı yöntemle mesane tümörünün kesilerek çıkartılması) yöntemi ile tanı alırken aynı anda da tedavi edilebilir.
TUR’da doktor üretra (penisin içindeki idrar kanalı) içinden mesaneye sistoskopu sokar. Takiben doktor ince bir halka yardımıyla tümörü yerinden koparır ve yakar. TUR ameliyathanede yapılır ve anestezi (narkoz) gerekir.
İnvaziv (derin) mesane tümörü için uygulanan en sık ameliyat radikal sistektomidir (mesanenin tümünün ameliyatla çıkarılması), invaziv hastalıkta tek başına kapalı ameliyat (TUR) yeterli olmamaktadır. Bu cerrahi (radikal sistektomi) tümör kas tabakasına ilerlemişse yapılır. Radikal sistektomi operasyonu, bazı yüzeyel mesane kanseri vakalarında da (yüzeyel tümör mesanenin büyük bir bölümünü kapsıyorsa veya yüzeyel mesane kanserinde uygulanan tedavi yöntemleri başarısız kalıyorsa) uygulanabilir.
Radikal sistektomide tüm mesane, çevre lenf nodları çıkarılır. Erkekte prostat ve onun komşuluğundaki aksesuar bezler (seminal veziküller) de çıkarılır. Kadında yumurtalıklar, rahim ve vajinanın bir kısmı çıkarılır. Mesane çıkarılınca doktor idrarın vücuttan atılması için yeni bir yol oluşturur. Bazen hastalarda mesanenin bir bölümünün çıkarıldığı parsiyel (kısmi) sistektomi uygulanır. Bu tip cerrahi hastanın tümörü bir alanda lokalize (sınırlı) ise yapılır. Mesanenin çoğu sağlam olduğu için hasta idrarını normal yoldan yapmaya devam eder.
Radyoterapide (ışın tedavisi) kanser hücrelerini öldürmek için yüksek enerjili ışınlar kullanılmaktadır. Cerrahi gibi radyoterapi de lokal (bölgesel) bir tedavidir, sadece tedavi uygulanan alandaki kanser hücrelerini etkiler. Bazen bu tedavi cerrahi öncesi veya sonrası veya kemoterapi (ilaç tedavisi) ile birlikte verilir. Mesane kanseri diğer organlara sıçradığında radyoterapi bu alanlara da uygulanıp kanserin burada oluşturduğu rahatsızlıkların giderilmesinde de rol oynayabilir.
Radyasyon, vücut dışındaki makineden (eksternal radyasyon) veya mesane içine doğrudan yerleştirilen radyoaktif materyalden (internal radyasyon) verilebilir. Eksternal radyasyon hastanede yatma gerekmeden, ayaktan hasta olarak, haftada beş gün, beş ila yedi hafta süresince verilebilir.
Kemoterapi, kanser hücrelerini öldürmek için ilaç kullanılması demektir. Doktor bir veya birkaç ilaç kullanabilir. Kemoterapi genellikle TUR sonrası tedavi amacıyla kullanılabilir.
İntravezikal kemoterapi denilen tedavide kemoterapötik ajan bir kateter (tüp) yardımıyla üretra içerisinden mesaneye verilir. Bu şekildeki tedavide antikanser ilaçlar mesanede kaldığı için mesanedeki kanser hücrelerini etkiler. Tedavi genellikle haftada bir, birkaç hafta süreyle uygulanır. İntravezikal kemoterapi ile sadece yüzeyel hastalık tedavisi yapılabilir, bu tedavi yöntemi invaziv hastalık için kullanılmaz.
Kemoterapi aynı zamanda mesaneden dışarı çıkmış ve lenf nodlarına veya uzak organlara sıçramış kanserlerin tedavisinde de kullanılır. Bu durumda antikanser ilaçlar direkt olarak bir damar içine verilir (lV), bazıları ağızdan verilebilir. Bu tip kemoterapiye sistemik kemoterapi denir. İlaçlar genellikle tekrarlayan süreler içinde verilir. Kemoterapi tek başına veya cerrahi ve radyoterapi ile birlikte kullanılır.
Genellikle hasta kemoterapiyi ayaktan alır. Fakat hastanın genel durumuna ve verilen ilacın tipine göre hastanede de verilebilir. Biyolojik tedavi (immünoterapi) de mesane kanseri yüzeyel olduğunda kullanılır. Biyolojik tedavi, insan vücudunun normal koşullarda kanserle savaşmak için kullandığı doğal yeteneği kullanan tedavidir. İntravezikal kemoterapi gibi biyolojik tedavi de nüksü engellemek için tek başına veya TUR sonrası uygulanabilir. Bu tedavi formu savunma sistemini tetikleyen BCG ismindeki maddenin mesaneye verilmesiyle uygulanır. Bu ilaç mesanede 2 saat bekletilir. Bu tedavi genellikle 6 hafta süreyle, haftada bir uygulanır, gerekirse uzatılabilir veya tekrarlanabilir.
Cerrahi Tedavinin Yan Etkileri
TUR yapılan hastaların idrarından kan gelebilir. Hastalar ameliyattan sonra birkaç gün sondalı kalabilirler ve kısmen ağrı duyabilirler. Fakat, bu ağrılar ilaçlarla kontrol altına alınabilir. Ayrıca hastaların kendilerini yorgun ve halsiz hissetmeleri de normaldir. Cerrahinin etkilerinden kurtulma süresi her hastaya göre değişir. Parsiyel (kısmi) sistektomi sonrası, hastalar mesanelerinde eskisi kadar idrar biriktiremeyebilirler. Çoğunda bu geçicidir, fakat bazı hastalarda kalıcı olabilir.
Mesane tümüyle alınınca (radikal sistektomi), hastanın idrarını biriktirmek ve boşaltmak için yeni bir yola ihtiyacı vardır. Bu amaçla birçok yöntem kullanılmaktadır. Birinde cerrah hastanın ince bağırsağının bir bölümünü idrarın geçebileceği yeni bir yol yaratmak için kullanır. Üreterler bir ucuna ağızlaştırılır, diğer ucu da cilde verilir. Bu yeni ağza stoma adı verilir. Stoma üzerine yassı bir torba yerleştirilir ve idrar bu torbada birikir. Hastaya bu stomanın bakımı öğretilir.
Yeni bir metot olarak ince bağırsak parçasından yeni bir mesane yapılır (kontinan rezervuar). İdrar bu rezervuarda birikir. Bunun ucu üretraya bağlanır ve hastanın doğal yoldan idrar yapması sağlanır. Bunun dışında bağırsaktan oluşturulan idrar deposunun (rezervuar) dışarıdan sonda ile boşaltılabildiği ve sonda konmadığı dönemlerde idrar kaçmadığı için hastanın torba kullanmasının gerekmediği teknik de vardır.
Radikal sistektomi uygulanan kadınlar çocuk sahibi olamazlar çünkü rahimleri de alınır.
Eskiden radikal sistektomi sonrası neredeyse bütün erkekler iktidarsız oluyordu, fakat gelişmelerle birlikte bazı vakalarda uygulanan yeni cerrahi tekniklerle bunun önüne geçilmiştir. Fakat, erkeklerde prostat ve seminal veziküller alındığı için meni oluşturulamaz ve doğal yolla çocuk sahibi olamazlar.
Radyoterapinin Yan Etkileri
Bu tedavide yan etkiler tedavi dozuna ve yerine göre değişir. Hastalar genellikle tedavi sırasında yorgunluk hissederler, bu yüzden istirahat çok önemlidir. Eksternal radyasyonla derinin kalıcı koyu renk alması görülebilir. Buna ek olarak, tedavi edilen alanda saç dökülmesi, kızarıklık, hassasiyet, kaşıntı görülebilir. Bunlar genellikle geçicidir ve tedavi edilebilir. Karın bölgesine yapılan radyoterapide kusma, bulantı, ishal görülebilir. Hastalarda idrarla ilgili şikayetler veya makatta ağrı ve/veya kanama görülebilir. Bazı hastalarda idrardan kan gelmesi, idrarda yanma ve sık idrara çıkma gibi problemler de görülebilir. Radyoterapi aynı zamanda vücut savunmasında görev alan beyaz kan hücrelerinin sayısını azaltabilir. Genellikle, doktor çeşitli diyetler ve ilaçlar önererek bu sorunları çözer. Hem kadın hem de erkekte radyoterapi seksüel aktiviteyi etkileyebilir. Kadınlarda vajinal kuruluk, erkeklerde iktidarsızlık görülebilir.
Kemoterapinin Yan Etkileri
Kemoterapinin yan etkileri verilen ilaca ve doza göre değişir, bazen de insandan insana değişiklik gösterir. Mesaneye yerleştirilen antikanser ilaçlar rahatsızlık (özellikle uygulamayı takip eden ilk günlerde idrarda yanma, sık idrara çıkma) ve kanama yaratabilir. Bazı ilaçlar, deriyle olan temas sonucu kızarıklığa yol açabilir. Sistemik tedavi, vücuttaki hızlı bölünen hücreleri ilk olarak etkiler. Bunlar; enfeksiyonla mücadele eden kan hücreleri, pıhtılaşma yapan hücreler ve dokulara oksijen taşıyan kırmızı kan hücreleridir. Kan hücreleri tedavi sonrasında etkilenince, enfeksiyonlar, morarmalar ve halsizlik görülür. Kıl kökündeki hücreler ve bağırsağı döşeyen hücreler de hızlı bölünür. Sonuç olarak, hastaların saçı dökülür, ishal olabilir, iştah azalır, kusma ve bulantı görülebilir. Genellikle bu yan etkiler toparlanma evresinde ortadan kalkar. Mesane kanseri tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar böbrek hasarına yol açabilir. Antikanser ilaçlar parmaklarda uyuşma, karıncalanma, duyma kaybına yol açabilir. Bunlar tedavi sonunda gerilemeyebilir.
Biyolojik Tedavinin Yan Etkileri
BCG ile tedavi, mesanede rahatsızlık hissine neden olabilir. Bunlar idrar yaparken ağrı, idrar yapma hissi, ateş, yorgunluk hissi olarak tanımlanabilir. Daha az görülen diğer bazı yan etkileri ise nezle gibi kas yorgunluğu, halsizlik, kusma, bulantı, iştah kaybı, ishaldir. Bunlar ciddi boyutlara ulaşabilir ve tedavi ile birlikte gerilerler.
HASTA TAKİBİ
Kanser tespit edilen hastalar düzenli aralıklarla kontrole çağırılırlar. Mesane kanseri olan hastalarda eğer mesane alınmamışsa doktor düzenli aralıklarla mesaneye sistoskopla girip kontrol edecektir. Ayrıca hastaların idrarı kanser hücrelerini görmek için incelenebilir (sitoloji). Takipte aynı zamanda kan testleri, bilgisayarlı tomografi, akciğer grafisi kullanılabilir. Takip, kanser hastasına uygulanan tedavinin çok önemli bir parçasıdır, böylece eğer nüks olursa hemen tedavi edilebilme imkanı doğar.
OLASI NEDENLER VE KORUNMA
Bütün dünyadaki araştırmacılar bu hastalığın nedenini ve bu hastalıktan korunmanın yollarını araştırmaktadırlar. Şu anda, tek açık olan nokta kanserin bulaşıcı olmadığıdır. Araştırmacılar mesane kanseri olan hastalardaki sık görülen ortak özellikleri araştırmaktadırlar. Bunlar sonucunda risk faktörleri belirlenmeye çalışılmaktadır. Fakat risk faktörü olan birçok kişide kanser görülmemektedir; hiçbir risk faktörü olmayan birçok kişide ise kansere rastlanabilmektedir. Aile bireylerinde kanser olan kişiler daha fazla risk altındadırlar. Birçok mesane tümörü 55 yaş sonrası görülür, fakat bu hastalık daha genç yaşlarda da görülebilir. Mesane kanseri için bilinen risk faktörleri:
- Sigara: Bu bilinen en önemli faktördür. Sigara içenlerde mesane kanseri 3 kat daha fazla görülür. Sigarayı bırakmak mesane, akciğer ve daha birçok kanser riskini azaltır.
· İş riski: Bazı işlerde çalışanlar kansere yol açan maddelere maruz kaldığı için bunlarda kanser riski daha fazladır. Bunlar; kimya ve deri sanayii çalışanları, makinistler, metal işçileri, tekstil çalışanları, kamyon şoförleri olarak söylenebilir.
· Felç gibi nedenlerle uzun süreli sondalı kalma
Risk altında olduğunu düşünen hastalar bunu doktorları ile birlikte konuşup, risk faktörlerinin daha az olduğu alanlara yönelebilirler.KAYNAK: 1. www.uroonkoloji.org
PİSUARDA, TUVALETTE UZUN KALMA PROBLEMİ NEDEN OLUR?
Bir erkek, idrar akış hızındaki azalma aniden oluşmamış ise bir sorun olduğunu hemen anlayamayabilir. Çünkü her erkek kendi akım hızını bilir onu referans ve normal olarak kabul eder. Aslında idrar akım hızları kişiden kişiye değişebilir. Erkekler akım hızındaki azalma ve buna bağlı idrar süresinin uzaması gibi durumları ancak erkekler tuvaletinde ve pisuarda diğer erkeklerle ayni anda idrar yaparken kıyaslama ile fark ederler. Bana başvuran hastaların büyük bir kısmı ‘hocam fark ettim ki tuvalette daha uzun kalıyorum ve arkadaşlarımdan sonra ve geç tuvaleti terk ediyorum’ diye şikayetlerini anlatırlar.
İdrar akım hızı neden azalır? Bu temelde iki sebeple olur. Birincisi; idrar yolu, üstünde bir daralma veya tıkanıklık olabilir ki idrar rahatlık ile penisten dışarı atılamaz. İkincisi; idrar yolu açıktır fakat mesane güçsüzdür ve idrarın yeterince güçlü pompalayamaz. İdrar akım hızının azalmasının en sık sebebi yaşa bağlı iyi huylu prostat büyümesidir ve genelde 50 yaşından sonraki erkeklerde görülür. Diğer sebepler arasında yer alan idrar yolundaki(üretral) darlık daha genç bir hasta grubunda da görülebilir. Bunun dışında mesane kası olan detrüsor kasının problemlerinde (nörolojik ve kas güçsüzlüğü) görülebilir.
Normal biri ne sıklıkla tuvalete gider?
Ortalama fizik özelliklerine sahip ve yeterli sıvı tüketen bir erkek günde ortalama 5-6 kez 250-300 ml civarında idrar üretir. 45-50 yaşından sonra idrar sıklığı 7-8 keze, her seferinde çıkılan idrar miktarı 200 ml civarına düşebilir. Kişiye rahatsızlık vermez ise idrar miktarında küçük azalmalar ve idrar sıklığındaki hafif artışlar göz ardı edilebilir ve hasta tarafından çok önemsenmez. Fakat rahatsız edici seviyeye ulaşırsa ve bir oranı geçerse hastalar tıbbi yardım için doktora başvurur. Sık idrara çıkma üroloji polikliniğine başvurma sebepler arasında en sık görülenlerden birisidir.
Kişinin gün içinde çok sık idrara çıkma durumundan şikayetçi olmasıdır Çok sık idrara çıkmanın sebebi ya böbreklerden idrar üretiminin fazla olması (poliüri) veya mesane küçülmesi ve depolama kapasitesinin azalması ve bu nedenden normalden daha hızlı dolması ve erken alarm vermesi olabilir. Hastalık dışı sebeplerden en sık görülen ise, stresli durumlar (Önemli bir Sınav veya iş görüşmesi gibi) altında olan psikolojik sebeplere bağlı geçici sıklık halidir.
İDRARIMI YAPARKEN YANMA, KAŞINMA, SIZLAMA OLUYOR? NEDEN OLUR? NE YAPMALIYIM?
Her üç kadından birinde görülen sistit idrar yaparken yanma şikayetini sıklıkla yaratmaktadır. Bununla beraber erkeklerde bu şikayet çok daha nadir görülür. Bir çok erkek böyle bir durumla karşılaştığı zaman ne yapacağını bilemez. Biz doktorlar idrar yaparken yanma ve sızlama şikayetini ‘dizüri’ olarak tanımlarız. Dizüri, idrar yolunda oluşan enfeksiyon ve buna bağlı inflamasyona ikincil ortaya çıkan ağrılı idrar yapma olarak tanımlanır. Yanma hissi mesane bölgesinden daha çok penisin iç kısmında bulunan idrar yolunda(üretra) veya idrarın çıktığı penis ucunda hissedilir.
İdrarın başlangıcında bir yanma oluyorsa bu penis içindeki idrar yolunda bir probleme işaret eder. Örneğin bel soğukluğu benzeri cinsel yolla bulaşan üretrit ve benzeri hastalıklar buna sebep olabilir.
Eğer yanma ve sızlama hissiniz daha çok idrarın sonuna doğru oluşuyorsa mesane veya prostat kaynakları bir enfeksiyon olma ihtimali daha yüksektir.
İdrarda yanma hissi çok yüksek ihtimal enfeksiyonlardan sonra oluşmakla beraber nadiren iyi huylu prostat büyümesi ve prostat kanserinde, idrar yolunda oluşan kist ve kesecikler nedeniyle, Multipl Skleroz gibi nörolojik hastalıklarda ve herpes gibi enfeksiyonlarda da görülebilir.
AYAKTA İDRAR YAPMAK PROSTATA SEBEP OLUR. YANLIŞ!
Hastalarımın en sık sorduğu sorulardan ve toplumda yaygın bir inanış olan ‘ayakta idrar yapmak prostata sebep olur’ aslında çok da doğru değildir. Bizim yaptığımız bir çalışmada toplumun yarısından fazlası bunun doğruluğuna inanmaktaydı. Gerçek şu ki, normalde erkekler idrarlarını yaparken mesane kası(detrusor) ile birlikte pelvik(kalça) kaslarını da kullanmaktadırlar. Bu idrarı boşaltmak için ideal bir güç sağlar. Fakat ayakta idrar yaptığımız zaman kalça kaslarını yeterince kullanamazsınız. Kaslarınızın tarihsel gelişimi nedeniyle ideal akışı oturarak ve eski usul çömelerek sağlarız. Prostat hastalarının idrarlarını oturarak boşaltmaktan rahat etmelerinin sebebi budur. Yani oturarak daha rahat idrar yaparız ve özellikle yaşlanmayla beraber ayakta idrar yapmak zorlaşabilir ama tam tersi olan ayakta idrar yapmak prostata sebep olmaz ama en fazla mesane kaslarını zayıflatıp idrar zayıflamasına sebep olabilir.